Hızlandıkça biraz da karanlık korkusundan kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Neyse ki bir fener balığı onun halini görünce yanına koşturup yolunu aydınlattı da çok geçmeden yıl boyunca özenle topladığı kabukları yakaladı. Burada pek fazla oksijen yoktu. Kendinden geçmeden önce onları yakaladığı için şanslıydı. Başını yukarıya çevirir çevirmez karanlığın onu takip ettiğine dair o tedirgin edici hissi görmezden gelmeye çalışarak ve tekrar aşağıya bakmadan usulca ilerledi.
Yüzeye yaklaştığında koloniye katıldı. Hala yeterince vakit vardı. Söylenecek şarkıyı ezberlediğinden emin olmak ve tonlamaları hatırlamak için içinden tekrar ediyor arada bir de farkında olmadan mırıldanıyordu. Herkes az önceki telaşla ve şamatayla yola devam ediyordu. Kaplumbağalar, kedi balıkarı, yunuslar, jelibonlar, ahududu ve çilek balıkları... Gerçi bir kısmının ismi doğru değildi ama o öyle söylemeyi seviyordu. Kendisi gibi denizkızlarıyla beraber kayıklarıyla gelen vampirler ve martılarla süzülen periler de vardı. Hepsi aynı tarafa doğru ilerliyordu. Hepsi de kendi hediyelerini taşıyordu. Güneş yavaş yavaş alçalırken günün sihriyle yatışan dalgaların minik sırtlarında altın renkli ışıltılar yaratıyordu ve en sonunda yerini dolunaya bıraktı. Gece tüm ihtişamıyla yıldızları süslenmişti. Okyanus bir ayna gibi gökteki her bir zerreyi yansıtıyordu. Güneşin yakıcılığı kalmadığı için artık su yüzüne çıkarak yola öyle devam edebiliyorlardı.
En sonunda dalları okyanusların merkezinden başka evrenlere uzanan gümüş renkli yıldız ışıltılı kutsal ağaca ulaşmayı başardılar. Kökleri hiçbir canlının ulaşamayacağı kadar derinlere uzanıyordu. Dalları ve tüm yaprakları bir karahindiba gibiydi ve çiçekleri kiraz çiçeğine benziyordu. Kokusu en tatlı meyvelerden bile hoştu. Gövdesi o kadar uluydu ki yanına yaklaştıkça bir sıradağın eteklerinde gibi hissetmek mümkündü. Lia, sıra kendisine geldiğinde ağacın gövdesindeki merdivenlere ilerledi. Okyanusun suları merdivene çarpıp beyaz köpükler çıkartıyordu. Kendini sudan dışarıya çekip merdivene oturdu. Kuyruğu ağacın sihriyle bir çift bacağa dönüştü ve ayağa kalktı. Sonra basamakları usul usul çıktı. Yol ağacın gövdesinin derinlerine ilerliyor, gittikçe etrafında yükselen duvarlar nedeniyle ardında bile görecek bir şey kalmıyordu. Yine de korkmadan ilerledi. Ateşböcekleri yolunu aydınlatıyordu.
Elinde taşıdığı kabuklar şarkısının ve dileklerinin sihriyle parıldıyordu. Yolun sonuna geldiğinde dairesel boş bir alana ulaştı. Alanın ortasında ağacın özünü oluşturan bir ışık sütunu vardı ve tıpkı ağacın dalları gibi gökyüzüne ve evrenin derinliklerine doğru uzanıyordu. Bu özün nereden başlayıp nerede bittiğini kimse bilmiyordu. Bütün evreni dolaşırken içindeki sihri taşıyor olmalıydı. Bu sihir yaşayan her şey için mucizeler yaratan kaynaktı. Lia, elindeki kabukları ışığın içine bıraktı. Bu bir doğum günü hediyesiydi. Bugün hepsinden daha fazla sihre, neşeye ve umuda sahip mavi saçlı bir peri doğmuştu. Bütün bu telaşe bundandı. Lia kabukları bıraktıktan sonra başını yukarıya kaldırıp ışık sütununun etrafında salınan dalları, çiçekleri ve kuşları seyretti.
...
"Eee sonra ne oldu?" diye sızlandı mavi saçlı küçük peri. Devamını merak ediyordu. Ama uyku vakti gelmişti. Gece lambasının önünde duran kabuklara baktı. Onları bugün sahile vurmuş şekilde bulmuştu. Bunlar onlar mıydı? "Devamını sonra düşünür anlatırım. Bu gece yeterince şımardın." dedi denizkızı saçlarındaki incileri düzelterek. Sonra "İyi ki doğdun, mavi saçlı peri..." diye tekrar etti.
Ve bu hikaye de burada bittii :)
S..
Ama çok heyecanlı yerde bitti. Mavi saçlı peri meraktan uyuyamaz şimdi. :) (Sırf o minik periyi düşündüğümden, benim merakımın konuyla bir alakası yok) :D
YanıtlaSilokurix, hahah güldüm valla teşekkür ederiim ben de bilmiyorum ki noldu acabaa :D
SilHayalgücü bence bunlar.
YanıtlaSilZira ben bunları hayatta düşünüp bir araya getirmek şöyle dursun böyle bir öykü yazamazdım.
:)
Uyuşuk Hayalperest, teşekkür ederiim ama sen de çok güzel yazıyosuun o son yazdığın şiire bayıldıım dramatik bir sahnee :)
SilTarz mı diyelim bilemedim ki. Yani böyle fantastik kurgu olaylarını beceremiyorum ben. Gerçekciyim maalesef
Sil:))
Uyuşuk Hayalperest, herkesin bir tarzı olabiliyor ben de bazı türleri yazamıyorum mesela romantik komedi yazabilmek isterdim veya edebi bir hikaye ama olmuyor yapamıyorum onları :)
SilÖykü yazmak güzel, bir de bunu doğru bir Türkçe ile sunmak, işte o da çok güzel :) Dile özenin, okuma deneyimini iyileştiriyor :) Bu yorum da burada bitti :) Neşeli sevgilerle :)
YanıtlaSilMutlu Anlar Koleksiyoncusu, ooo bu ne güzel inceleme olmuş teşekkür ederiim beğenmene sevindiim neşeli sevgileer :)
SilGerçekten şu anda "ee sonra ne oldu?" diye kaldım ben ama oldu mu bu şimdi? :)) Bu hikaye burada bitmesin. Devamını isterim ben. Çünkü kalemin yine şahane şeyler yazmış :)
YanıtlaSilAkelaaa, hahah allahım :D devamını düşünmemiştim ama belki olur bilemedim şimdi :D çook teşekkür ederim kii çok sevindiim :)
Sila ha ha haaaaaa herşey var bu tatliş şeker ponçik minnoş öyküdeee sonu da çok şirinli komikliiiii bi de çok duygusaaaal :) kaplumbağa, periler, vampirler, martılar, denizkızları, kabuklar, ağaç, ışık, güneş, deniz, su altı, inciler :) ne güzel bir kutlama olmuuuuş liaaa ne tatlıııı :) ama sonunda kahkaha attım yaaa :) resimler de öyle güzel kiii. kaydedip hep okurum ben bunuuuuu :)
YanıtlaSildeepsuuiii :) sana benzer tatliş şeker ponçiik :D ayyy çok mutlu oldum kii çok çook :) en sevdiğimiz şeylerden bunlar hep iştee minik küçük sihirleer mutluluklaar gülücükleer :) resimleri daha önce yapmıştım biliyosun zateen ama hikayeye tam uymuş di mii :D kaydeet okuu tabii perileri seviyosun sen de bi perisin zateen :)
SilSevgili sessizgemi, bugün benim okuma listemi kontrol gunum🙂 firsat bulabildiğim bir akşam yazıyor, bir diger akşam okuyabiliyorum. Okuma listesinde ilk satırları gördüğüm an dedim ki; sacma birseye mi gidiyorum😄 simdiyse bunu gokalpe bir masal olarak ben de anlatacağım. Birazcik değiştirmeye müsade var mi🙂 çünkü ben uydurduğum masallarin kahramanıni gokalp yapiyorum😄 cok sevgiler
YanıtlaSilBigudili Anne, uğramana çok sevindim yoğun ve yorgunken blog gezmek zor olabiliyor kendim de her zaman dolaşamıyorum :) Böyle düşünmene çok sevindim ki ben de bir arkadaşım için yazdım bunu sen de Gökalp için istediğin şekilde okuyabilirsin çok mutluluk duyarım bundan :) çok çok sevgiler :)
Sil🌸🌸😊
YanıtlaSilBir Başka gezgin :) 🌸🌸😊
Silİlkay, teşekkür ederim beğenmene ve böyle düşünmene çok sevindim kii :)
YanıtlaSilHem önceki yazındaki hikaye hem de bu çok güzeldi. Hayal gücüne hayranım benden asla böyle bişey çıkmazdı. Ben yazsam sıkıcı, üzücü, zor bir hikaye olur. Aynı hayat gibi :) seninkilerse başka bir gezegende geçiyor sanki. Kalemine sağlık arkadaşım :)
YanıtlaSilGecenin Düşleri, akıllım senin düşündüren eleştiren yazılarını da ben çok seviyorum hem de sıkıcı değiller hiç de bile ben çok eğleniyordum seni okurken :) Beğenmene çok çook sevindim canım kedim canım arkadaşım benim :)
SilAndromeda, yaa beğenmene sevindim oku tabii oleey :)
YanıtlaSilHarika bir öykü okudum, ellerine sağlık. Betimlemelerine bayıldım. Bana bir film izliyormuşum hissi verdi. Çok keyifliydi :)) <3
YanıtlaSilMomentos, yaa böyle düşünmene çok sevindiim bu hikayeyi ben de çok seviyorum :) çok teşekkür ederiim <3 :)
Sil