1 Aralık 2021 Çarşamba

Kelime Oyunu 53


Koluna baktı. Koşuşturma sırasında bir pencereden çöp konteynerine atlayıp içindekilerle biraz mücadele ettikten sonra çıkmayı başarmış ve birkaç sokak daha geçip izini kaybettirmişti. Aşağı atlarken kolunu çarpmıştı ve bu sırada da bir şeylere takıldığını hissetmişti ama buna bakmaya ayıracak vakti olmamıştı. Şimdi kolu hareketsiz şekilde yanından sarkıyordu. Yağ dokusu azalmış cildinin açık bırakılan bir noktasından altındaki devreler görünüyor aynı yerden dışarıya ip kadar ince bir kablo sarkıyordu. Başka bir hasar yok gibiydi yine de biraz ilyo kaybetmiş olabilirdi. İlyo, organik metalleri besleyen yeni bir yağ çeşidiydi. Organik metaller de son yüz yılın icadıydı ve tıpkı canlı hücreler gibi çalışıyorlardı. Kablo ve devreler çok ince olduğu için tek başına yerine takması imkansızdı. Bunun için Furara'ya gitmesi gerekiyordu. O bu işlerin ustasıydı.

Saklandığı köşeden etrafı kolaçan etti. Peşindekileri sahiden atlatmış gibi görünüyordu. Uzun kuleler halindeki binaların arasında çok az görünebilen havanın kahverengi ve kızıl görüntüsünden güneşin batmak üzere olduğu belliydi. Artık gökyüzü gündüzleri sarı ve bazen de turuncu olurdu çünkü hava kalitesi berbat durumdaydı. Geceleri ise ay soluk bir turuncu olurdu bazense görmek zorlaşırdı ve yıldızların pek çoğu hiç görünmez olmuştu. Söylentilere göre kuzeyde bir yerde gökyüzünün maviye yakın olduğu bir yer vardı ama buna kimse inanmıyordu. Şehirlerde artık binalar en az yüz elli kattan oluşuyordu ve sokaklar o kadar dardı ki bir parça gökyüzü görmek bazen gerçekten mucizeydi. Hatta bazı sokaklara günün belli saatinden başka gün ışığı giremezdi. Binaların tümünün dışı yeni keşfedilen bir madenden oluşuyordu. Bu maden sayesinde binanın kendisi sanki bir aküymüş gibi gün ışığından elektrik depolayabiliyor ayrıca dış yüzeylerde duran asansörler mıknatıs etkisiyle sağa sola aşağı ve yukarı istenen yönde hareket edebiliyordu. Konutlar için artık elektrik üretmeye gerek kalmamıştı. Bununla birlikte Şehirlerde her yeri devasa kablolar elektrot benzeri yapılar jeneratörler ve dev bir robotun üzerinde yaşadıklarını hissettirecek türden başka şeyler sarmıştı. Bu devreler binalardan çıkıp yolu da kaplıyordu. Arabalar da tıpkı asansörler gibi havada kayarak ilerliyor ve manyetik alanları sayesinde bir şeye çarpmıyorlardı. Robot teknolojisi de bir zamanlar imkansız gibi görünenden daha gelişmiş durumdaydı. Hatta bakanlar, diplomatlar ve güvenlik güçleri arasında bile robotlar vardı. Artık onlar hayatın bir parçasıydı. Haklarını koruyan dernekleri ve sosyal örgütleri bile vardı. Yeni olan başka bir şey vardı ki o da biyonik insanlardı. Kendisi de tıpkı bu kablolar ve elektrot yığınlarıyla dolu şehir gibiydi. Vücudunun bazı parçaları robotlaştırılmıştı. İnsan ömrü bu şekilde uzatılıyordu. Fakat bazıları bunu lanetlemişti. Doğaya aykırı her şey gibi bu da şeytani bir durum olarak görülebiliyordu. Yine de kimse değişimin önünde duramıyordu.

Sokağı baştan başa hava kaykayı ile geçen bir grup çocuğun gitmesini bekledi. Ardından kimsenin görmediğinden emin olunca rögar kapağını kaldırdı ve kanalizasyona sızdı. Bu zamanda hayatta kalmak için kimsenin bilmediği yolları bilmek, lazım olabilecek bütün kaçış noktalarını ezberlemek gerekiyordu. Bu da onlardan biriydi. Kanalizasyonun içinde artık pek fazla kimsenin bilmediği gizli geçitlerden ilerledi. En sonunda yolu kapatan yuvarlak ve ağır bir metal kapıya ulaştı. Yan tarafta bir tuşa basıp bekledi. İçeride bir zil çalmış olmalıydı ama ses bu yana geçmiyordu. Birkaç saniye sonra metal yığının içinden bazı tıkırtılar ve sürtünme sesleri duyuldu. Ardından kapı yavaşça açıldı.

Diğer tarafta baraj manzaralı geniş bir oda bulunuyordu. Aslında burası yağmur suyunun eskiden baraja döküldüğü yerdi ama artık su başka yere yönlendirildiği için kullanım dışıydı ve Furara burayı gizli bir sığınağa çevirmişti. Barajı gören açıklık boydan boya dayanıklı cam ile kapatılmıştı. Köşede istenildiği zaman hava almak için kapanıp açılabilen bir balkon tasarlanmıştı. Furara bu tür şeylerden çok iyi anlar ve neyi nerede bulabileceğini ve nasıl elde edeceğini bilirdi. Odaya başka iki kapı daha açılıyordu onların gerisinde atölye olarak kullandığı alanlar vardı. Köşede bir sürü devreye ve güç kaynağına bağlı bilgisayarlar ve ekranlar yığını duruyordu. Bir başka köşede mini bir mutfak vardı. Duvarlardaki raflarda her türden eşya ve robotik malzeme sıralanmıştı. Odanın ortasında tavandaki ısıtıcının ışığında serilip rahatlamış bir Collie duruyordu fakat zilin çaldığı andan itibaren kapıya odaklanmıştı. İçeri girenin tanıdık olduğunu görünce kuyruğunu hızla yere vurmaya başlamış dilini sarkıtmış ve heyecanlanmıştı. Adını duymayı bekliyordu ve "Sushi!" demeye kalmadan daha ilk iki harfi işitince yerinden fırlayıp onun üzerine atıldı. "Üzgünüm evlat bu kez yanımda sana göre bir şey getiremedim."

Furara o içeriye girince kapıyı yeniden kapatmıştı. Onun hareketsiz sarkan kolunu ve sızıp duran ilyoyu fark etmesi uzun sürmedi. Doğruca raflardan birine gidip geniş bir kutuyu karıştırdı ve içinden cımbıza benzeyen tuhaf bir iki alet aldı. Başka bir köşede de bir teneke ilyo duruyordu. Onu da alıp hepsini kanepenin arkasındaki bir masaya bıraktı ve oturmasını işaret etti. Bu sırada "Şu kapıdan içeri ne zaman elinde bir pizzayla geleceğini ve sadece havatopu izleyeceğimizi merak ediyorum Reen. Daima başın belada ve sanatımı mahvetmekte üstüne yok. Biraz daha dikkatli ol artık kendini incitmene katlanamıyorum." diye söylendi.

Reen bir sandalye çekip otururken sevgilisine kısa bir öpücük verdi. "Havatopu gibi sporlardan ne anladığını anlamıyorum ve bunu sevmediğimi biliyorsun. Bir topun peşinde onlarca adam uçup duruyor. Ne manasız bir olay. Ayrıca bugün olanlar benim hatam değildi. Birkaç nadide parça için çıkmıştım biliyorsun fakat satmaya gelen adam aslında kaçakçıymış. Olaya federaller dahil olunca ellerinden kaçmak biraz zor oldu. Neyse ki bir çöp konteynerine atlayıp binadan kaçmayı başardım." diye yanıtlayıp Furara'nın şok mu olsam yoksa dehşete kapılıp öfkelensem mi arasında kalan bakışlarını yumuşatmak için ekledi "Ayrıca benim için endişelenmen çok tatlı." Bunu söylerken gülümseyip karşısındaki adamın yanağını hareket ettirebildiği tek eliyle çekiştirerek tek taraflı yamuk bir gülümseme oluşturmasını sağladı. Furara daha dikkatli olacağına söz vermesini isterken biraz daha söylendi ve bir yandan da hasarlı kolu ameliyat etmeye başladı. Masada duran bir lambanın ışığını devreleri daha iyi görebilmek için koluna doğru eğmişlerdi. Furara bir gözüne büyüteçli gözlük takmış ve yüzünü garip bir açıyla aydınlatan soluk beyaz ışık ile üzerindeki tamirat önlüğüyle deli bir doktora benzemişti. Reen onun alnına düşen bir iki saçı parmağıyla kenara çekerken her zaman onunla uğraşırken yaptığı gibi muzipçe gülümsüyordu. Furara "Dikkatimi dağıtırsan bu kolu toparlayamayız." diyince Reen teslim olur gibi elini havaya kaldırdı. Sushi ağzında oyuncak ayı ve sallanıp duran kuyruğu ile oyun oynamak için hazırda beklerken ikisini seyrediyordu.

Biraz uğraştıktan sonra kabloyu yerine takmayı başardı. Ardından bir veri kablosunu başka bir devreye bağlayıp diğer ucunu elindeki tablete taktı ve arıza tespit programını çalıştırdı. Yüzde 80 ilyo kaybı dışında her şey iyi görünüyordu. İlyo oldukça pahalı bir malzemeydi bu nedenle gerçekten de daha dikkatli olmalıydı. Gerekli incelemeler bitince veri kablosunu çıkartıp bir serum tüpüne ayarladığı ilyoyu kateterle mekanik kola bağladı. Sonra da parmak ve eklemlerdeki fonksiyonların tam olup olmadığını kontrol etti. Reen öksürmeye başladığında Furara onun geldikten sonra çıkarttığı maskeye baktı. Masanın üzerinde yüzü kaplayan ince bir kumaşa benzeyen maske aslında nano malzemeden yapılmıştı ve bozulan atmosferi filtreleyerek solunabilir hale getiriyordu. Fakat bir yerinde yırtık meydana gelmişti. Reen çok geçmeden nefes almakta iyice zorlandı. Furara derhal gidip rafları karıştırdı. Her zaman ellerinde acil durum için gerekli olan malzemeler bulunurdu. Soğutuculu bir kutudan bir şırınga alıp geri geldiğinde Reen bir çeşit kriz geçiriyor ve nefes almıyordu. Furara onu sabit tutmaya çalışarak şırıngayı üst koldaki kasın içine enjekte etti ve sarılıp sabit tutarken "Geçecek sakin ol. Sakin ol hepsi geçti." diyerek onu sakinleştirmeye çalıştı. Sushi de bir yandan sızlanıp ağlıyordu. Reen'in nefesi düzene girerken bedeni yaşadığı şeyin etkisiyle yorgun düşmüştü. Bu yüzden daha fazla uyanık kalamayıp kendinden geçti.

Son.

Herkese yeni bir Kelime Oyunundan selamlar. Bu hafta deep işleri nedeniyle yoğun olduğu için haftanın kelimelerini ben veriyorum. Umarım hikayeyi sevmişsinizdir. Devam edip etmeyeceğimi düşünmedim ama yazarken gittikçe sevdim bu hikayeyi. Sizin hikayeleri okumaya da geleceğim inşallah fakat hem gribim devam ediyor hem de dedem ve anneannem covid olduğu için moralim iyi değil. Aklım onlarda. Yorumlarınızı da geciktiriyorum ama döneceğim.

İşte haftanın kelimeleri: Atmosfer, Turuncu, Yıldız, Hareket, Dikkat