19 Nisan 2019 Cuma

Kendini Dinlemek


  Yaşama çabası içinde ve çevremizdeki insanlar ile uyumlu olma çabasıyla iç dünyamızın sesini kısıp karanlıkta bırakabiliyoruz. Böyle olmasına izin vermemek lazım. Ailemize, arkadaşlarımıza nasıl özen gösteriyorsak onları dinliyorsak kendimizi de dinlemeliyiz. Her zaman birisine ne istediğini sorarız, nasıl hissettiğini sorarız, iyi olması için güzel şeyler yaparız sevdiklerimize. İşte bunu kendimiz için de yapmalıyız. Bazen durup gerçekten ne düşünüyorum, ne istiyorum, ne hissediyorum diye sormalıyız.

  Şuan şarkı söylemek istiyorsan söyle. Yolda yürürken söyle mesela. Kime ne? Ya da parklarda çimenlerde koşmak istiyorsan koş. Pamuk şekeri yüzüne yapıştıra yapıştıra ye. Kime ne yani.. Bir yere gitmek istiyorsan git. İstemediğin bir yere de gitme. Görmek istemediğin kişileri görme. Görmek istediklerini erteleme bekleme. Seni incitip duran şeyleri ve kişileri hayatından çıkart ama kin gütme. Unut gitsin. Zaten unutulmak bence bu dünyada en acı verici şey. Kendine bir çocuk gibi davran. Bak bakalım şimdi ne yapmak istiyorsun sor kendine. İç sesimiz hep çocuktur aslında hiç büyümez ama biz onu duymayı bırakırız unuturuz. Unutmamalı korumalı onu.

  Bir tütsü yakıp güzel bir müzik açıp güzel bir hikaye okuyacağım ben de şimdi. Beni bekleyen onca işi gücü ödevi ve diğer şeyleri bir süre düşünmeden. Sonra belki de bir ara sahile gitmeli. Ne zamandır deniz kabuğu aramadım. Denizin tuzlu kokusunu sessizce yudumlarken biraz manzarayı izlemek biraz kitap okumak güzel olur. Son zamanlarda insanları kafama takmamayı da öğrendim. Böyle hayat daha kolaymış gerçekten de. Bana ne deyip geçmek umursamamak insanı gerçekten gençleştirebiliyor. Sizi yıpratan insanlara ve olaylara karşı bunu deneyin. Sabrınızın sonuna geldiğinizde gerçekten hissizleşiyorsunuz ama benim gibi bu son noktayı beklemeyin kendinize daha iyi davranın. Hayat naneli şekerlerle dolu blog. Biz vampirler de neyse ki domates seviyoruz.

Yazarım yine papatya çayım soğumasın.

S..

18 Nisan 2019 Perşembe

Çocukluğumuz Bir Akşamüstü Çiçek Kokusu

Yaz akşamüstüleri koşmaktan yorulurdu çocuk bedenlerimiz. Açmak için güneşin batışını bekleyen çiçekler hoş kokular saçarken çimenler dinlenmek için en güzel yerdi. Yüksekten korkup çatılarda dolaştık. Karanlıktan korkup geceleri bahçenin köşesindeki salıncağın serinliğinde keyiflendik. Çocuk cesaretimiz nereye gitti? Gökyüzü binlerce kez renk değiştirdi. Günler ışıldayıp eskidi. O yaşlı dut ağacının gölgesi artık yerinde değilken salıncak kuracak yeni bir yer de bulunmadı. Zaman böyle geçip giderken kimlerle güldük, kimlerle ağladık, kimler gönlümüzü kırıp geçti... Günler geçip anılar birikirken kimler kalbimizi neşeyle doldurmaya devam ediyor... Hayattan öğrenmemiz gereken her şeyi öğrendik mi? Ruhlarımızı saf ve temiz tutabildik mi? Çocukluğumuzun yaz kokulu anıları şimdi ne kadar da yakın ne kadar da uzak... Alışıldık ruhlar ne kadar da değerli.. O eski ahşap kapılar o bilindik bahçeler hala hatırladığımız gibi mi... O zamanlar farkında mıydık solup gitmenin kederinin? Zaman geçip gidiyorken sevdiklerimizin kalbinde küçük bir ateş böceği gibi parlayabilmek ne kadar da kıymetli. Ruhlarımız hala bir akşamüstü çiçek kokusu gibi...

S..