3 Temmuz 2018 Salı

Güneş Zamanı


  Güneşi hatırlıyorum. Pencerenin önünde öylece durup sessizliği dinlerken güneşin tozlu camdan süzülüşünü ve gün batımının kollarımda bıraktığı sıcaklığı anımsıyorum. Dışarıda çinko kaplı çatıların her birisi de çirkin beton öbeklerinin arasında mücevher gibi parlıyordu. Kuşlar havanın kararacağının bilinciyle oradan oraya telaşlı kanat çırpıyor ve aşağıda evlerine dönmeden önce biraz daha oyun oynamaya çalışan çocukların üzerinden hızla uçup gidiyordu. O anı aklıma kaydetmek istemiştim. Ve işte şimdi birdenbire anımsadım. Sebebi yoktu. Okul koridoru bomboştu. Haftanın son dersi de bitmişti. Güneş batıyordu. Ve zamanın bir an için durup nefes aldığını hissetmiştim. Zaman nefes alıyordu. Varlığını kimsenin bilmediği tuhaf bir yaratık gibi etrafımızda dönüyor, kıpırdıyor ve bizimle beraber nefes alıyordu. Ve ben de güneşin zerreleri şeffaf kırılgan camı aşıp tenime çarpıyor ve etrafa saçılıyorken öylece durup dışarıyı izliyordum. O anı kaydediyordum. Hiçbir şey düşünmeden durduğum ve sadece bir an için dinlenmiş hissettiğim saçma ve küçücük bir andı. Başka bir zamanda başka bir yerde fakat aynı gün batımına denk gelirsem eğer o zamanki ben ve şimdiki ben ile kafamda bir karşılaştırma yaparım diye düşünmüştüm. Hislerim düşüncelerim algılarım aynı olacak mıydı gün batımı aynı olsa bile? Güneşin zerrelerini görebilecek miydim yine tenimden saçılırken? Bunu merak etmiştim. İnsanın aklı bazen farklı çalışmaya başlayabiliyor ve bir çocuğun aklı her zaman mümkün olandan biraz daha tuhaf çalışabilir. Herhalde öyle bir andı. Ve şuanda hiç gün batımı olmaksızın gece yarısını on iki geçe alakasız bir biçimde bunu anımsadım. Üzerinden on iki yıl geçmişken..

  S..