2 Haziran 2018 Cumartesi

Ödev Teslimi, Sakarlığımın İyi Kötü Sonuçları ve Biten Şeylerin Yeni Başlangıçların Gölgesinde Kalması


  Selam blog. Uzun bir yazı ve uzun bir başlık olması beni de şaşırttı. Bir süredir yine kayıp olduğumun farkındayım. Başıma gelenler trajıkomik bir senaryo gibi. Bilirsin tuhaf olan şeyleri mıknatıs gibi çekiyorum. Müthiş bir miyazaki karakteri olabilirdim aslında.

  Düşüncesiz ve egosu uzaya çıkmış birkaç insanla aramdaki ilişkilerde bir takım değişiklikler yaptım. Benim zaten yeterince sorunum, ulaşmaya çalıştığım hedeflerim var. Ve en önemlisi sevdiğim ve beni aynı şekilde seven insanlara daha çok zaman ve ilgi ayırmam gerek. Konuşmanın bir anlamı kalmadıysa konuşmak gereksiz. Zihnimi daha çok hak edenler için yorarım daha iyi. Dostluğun manasını çözememiş insanlarla dostluğunu sürdürmeye çalışmak bir noktadan sonra tek taraflı çabalarla insanı yoruyor blog buna devam etmenin bir manası yok. Onlar benim hayatımı cehenneme çevirmeyip kendi yoluna gitsin ben de onların hayatını cehenneme çevirmeyeyim böylesi daha iyi çünkü kötü biri değilim. Eğer isteseydim bunu dehşetli bir şekilde yapardım. Damarıma basmayı başaran bir iki kişi bunu bilir. Susuyorsam kendime olan saygımdan ve artık nefesimi tüketmeye bile değer görmediğimdendir. O yüzden ne diyordum? Geri dönüşüm kutusu şu tarafta zihnimi sizden arındırıyorum. Dünya sizin çevrenizde dönmüyor. İçinde bulunduğunuz hastalıklı ruhsal durumdan kurtulmanızı dilerim.

  Insanları en iyi çok yakın olduğun anda tanıyorsun blog. Bu öyle fiziki bir yakınlık değil zira bu kötü örneklere ziyadesiyle inat bir şekilde kilometrelerce ötede ve yine hemen yanıbaşımda saf berrak ruhlarıylarıyla yıllardır kalbimde köklenen, yeşeren ve ruhumu aydınlatan nice dostlar da var. Çok şükür iyi ki varlar. Uzaktakiler veya yakındakiler fark etmeksizin ruhuma dokunmayı hep başarıyor ve dünyada iyiye, iyiliğe, dostluğa, güzelliğe ve mutluluk ile sevgiye ait olan tüm kavramları unutmama engel oluyorlar.

  Başıma gelen ve kararlarımı almamda bana yol gösteren şeyse okul hayatımda yaşadığım diğer hastane olaylarından en kötüsüydü. Dönemin ortasında 2. sınavlarıma girmek üzereyken oturduğum yerde bacağımı kırdım. Tanımlama: sol femur şaft kırığı. Bravo bana evet. 2. sınavlara giremedim. Ales sınavına giremedim. Üzerine 2 hafta daha okula gelemedim. Bunlar olurken egosu kendi etrafında şişme bir yastık oluşturmuş ve dostum sandığım birileri ile son bir iletişim kurma çabamla birlikte konuşmanın mantıksız olduğu aydınlanmasını yaşayarak iletişimimi kestim. Aynı zamanda uzun zamandır nedensiz yere görüşmediğimiz eski dostlarla tekrar iletişim kurduk. Hayat tuhaf blog. Şöyle düşündüm ayağımı kırmaktan daha farklı ve daha korkunç bir şey de yaşamış olabilirdim. Okula bir süre ara vermekten daha korkunç bir şey.. Şuanda bunları yazamıyor olabilirdim. Işte bu düşünce beni kendime getirdi. Davranışlarım artık daha realist olmalı. Yaşadığımız her karanlık bizi daha da aydınlatmalı. Neyin önemli olduğunu anlamak bunu fark etmek... Işte mesele bu.

  Neyse ki finallere yetiştim. Doktor kemiklerin birbirini tuttuğunu söyledi ve dikkat etmek şartıyla okula dönmeme izin verdi. Sınavlar iyi de geçti uzak kalmama rağmen ve o travmadan sonra. Olayı yaşadığımda bir yandan okulu, dönemi mahvettiğim düşüncesi öte yandan da acaba iyileşir miyim eskisi gibi olur muyum düşüncesi kafamda dönüp durdu ve iki gün aralıksız gözyaşı döktüm. Çabaladığım her şey ellerimden kayıyor gibiydi. Doktorların alçıya bile almadan "kıpırdamazsan iyilesirsin yürüyen biri olsan daha farklı müdahale ederdik" diyerek kafamda insanları nasıl ayırıyorlar bu nasıl korkunç  bir şey düşüncesiyle eve göndermesi de ayrı bir travmaydı benim için. Neyse ki arkadaşlarım ailem yanımdaydı. Her gün 2. sınavlarda neler sorulduğu derslerde neler işlendiği hakkında beni hep haberdar ettiler. Telefondan bana ders anlattılar. Finallere ve bütünlemelere hazırlanmamı sağladılar. Ödevim için müzede benim yerime rampaların eğimini ölçtüler. Haklarını ödeyemem.

  Dün finaller bitti. Ödevleri teslim ettik. Gökhan hoca beni arayıp en begendiği ödevin benimki olduğunu söyledi inanılmaz mutlu oldum yapabilseydim zıplayıp dans ederdim moralim yerine geldi. Aslında inanılmaz bir şey yapmadım bir şey icat etmedim çok küçük bir şey başardım bir şeyi doğru yapmak için elimden geleni yaptım hepsi bu ama işte bir seyi kendimce iyi bir sekilde yaptığımı bilmek ve saygı duyduğum sevdiğim bir hoca tarafından takdir edilmek inanılmaz mutlu edici bir şey.

İşte bu da ödevim
poster sunum denemesi
:)
  Bu gün uyanırken derse geç kaldığımı sanarak panikle uyandım. Tatile alışmak zor olacak. Okuldan uzak kalmayı pek sevmiyorum, biliyorum bu tuhaf :) Tatil planımda ingilizce çalışmak, daha çok blog yazmak, daha çok kitap okumak, yazdığım kitabı bir kez daha düzenlemek ve yayıma hazır hale getirmek, daha çok resim çizmek, tamamen iyileşince Manavgata yakın antik yerleri gezmek, ve daha birkaç sey daha var.

  Hayatı sorun yumağı haline getirmek ve bununla boğuşmak için pek uzun ömürlü varlıklar değiliz. Hayatı olabildiğince güzel yaşamalı hem kendimizi hem sevdiklerimizi bu doğrultuda yönlendirmeli ruhlarımızı arındırmalıyız blog. Gökyüzüne daha çok bakmalıyız.

  Öyle işte. Konuştum konuştum şimdi gidip bir kahve içeceğim. Bol köpüklü. Belki fal da uydururum. Biraz da gumball izlerim belki. Ağrım olmazsa da vahşi doğada biraz gezmeye çıkarız kızlarla. Odamdan dışarısı biraz vahşi doğa gibi yabani geliyor dalga geçiyoruz. Denizi görmek de güzel olur belki yarın.

  Gelirim yine.

  S..