16 Mayıs 2020 Cumartesi

Ay Işığında Toz Tanesi

Okurken dinleyiniz :)

  Başını okşayan el ondan uzaklaşırken gözlerini açmadı. Adımların sesinden onun hareketlerini tahmin edebiliyordu. Sağ eliyle yorgunluk çöken gözlerini ovuşturduğunu, üzerindeki örtüyü düzeltirken sol ayağına ağırlık verdiğini, derin bir nefes alırken gözlerini sımsıkı kapatıp açarak yüzünde yorgunluktan mı kederden mi olduğunu anlayamadığı o donuk ifadeyi bir an için bozduğunu görür gibiydi. Ayakta durmuş onun kapalı gözlerini kontrol etmişti. Sonra yumuşak adımlarla önce pencereye gidip kilidi kontrol etmiş ardından tekrar yanı başına gelerek komodinde duran kandili eline alıp usulca kapıya ilerlemişti. Kapının aralık kalmasından korktuğunu bildiği için ses çıkartmadan tamamen kapatarak sonunda dışarıya çıkıp uzaklaşmıştı. Bekledi. Çevrede hiç hareket kalmadığından emin oluncaya dek ama uyuyakalmamaya dikkat ederek bekledi. Heyecandan kalbi bir kuş gibi pıt pıt çırpınıyordu. Sonunda zamanı geldiğine emin olduğunda harekete geçti.

14 Mayıs 2020 Perşembe

Ağaç Ev Sohbetleri 38


  Ağaç ev sohbetimiz bu hafta Aysu'dan gelmiş. Hoş bir konu seçmiş :) Normalde bu hafta yazamam belki diyordum yoğunluktan ama yine geçmişten bir şeyler hatırlatınca yazayım dedim :)

  Konumuz: "Kelimeleri çok değerli buluyorum, kendimizi ifade etmemizi sağlıyorlar ve günlük hayatımızda çok önemli bir yer kaplıyorlar. Bu yüzden sorularımı kelimeler ve kelimelerle bir yönden ilişkili olan dil hakkında seçeceğim. Dil konusuna girmişken ilk olarak olmazsa olmaz bir soru sormak istiyorum: Dilimizin içerisinde bulunan yabancı sözcüklerle ilgili ne düşünüyorsunuz? İkinci ve son olarak da sizin için değerli olan, ister günlük hayatta sıkça kullandığımız ister dilimizin derinliklerinden gelen, bilinmedik bir sözcük söylemenizi istiyorum. Bu sözcük hakkında bir şeyler de duymak isterim! Sizin için neden değerli olduğu gibi :)" diyerek sormuş Aysu. Şimdi kendimi kaptırıp gideceğim konuya ne yazacağımı tam bilmiyorum :D

  Farklı kelimelerden hoşlanırım. Eski veya yeni fark etmez bazen bir kelime hoşuma gider ve sürekli kullanırım. Bazen kelime uydurmayı da severim başkaları için anlamlı olması önemli değil çünkü ona anlamını ben veya sevdiğim birileri katıyordur ve bu bizim için yeterlidir. Sonuçta kelimeler insanlar arasında iletişim kurma çabasıyla ortaya çıktı ve bunun daha anlamlı hale gelmesi harika bir şey. Bununla birlikte dilin kurallarına uyulması gerektiğini ben de savunurum. Mesela de'leri ayrı yazmak, hangi ki'nin ayrı hangisinin birleşik olacağına dikkat etmek gibi şeyler. Fakat bunu günlük konuşma dilinde önemsemem. Yanlış kullananları ve bilmeyenleri de kınamam bu konuda takıntılı değilim. Samimi olduğum ortamlarda veya yakınlarımla çok rahat konuşurum. Babam, "geliyorum" demek yerine "geliyom" dememe veya "evet" yerine "hee" dememe çok kızardı, İstanbul Türkçesi veya kitap Türkçesi de denilen, yöresel etkilere maruz kalmamış bir dil ile konuşmamı isterdi mesela ama bazen ihlal ediyorum kuralları kendi yaşantımda :) Yorum yaparken de rahat konuşmayı severim. Kelimelerdeki harfleri uzatarak yazabilirim mesela "ne kadan daa güzeeel" diyebilirim, bu tamamen samimiyetten. Ama ciddi ve resmi olmam gerektiği yerde de doğru Türkçe kullanırım.

  Bunu bir kenara bırakırsak ilk soruya dönelim, yabancı kelimeler hakkında olana. Bir dili bozmadan ve en iyi şekilde kullanmak onun zenginliğini keşfetmek önemlidir. Bununla birlikte yabancı kelimeler de dile yeni zenginlikler katabilir diye düşünüyorum. Hiçbir dili bir diğerinden üstün veya aşağıda göremem hepsinin kendi yapısı, kuralları ve bir zenginliği var. Bir ismi veya terimi zorla Türkçeleştirmeye çalışmak bazen komik oluyor. (Tdk eskiden daha verimliymiş sanırım bu konuda.) Elbette yerel bir karşılığı varsa kullanmayı tercih edebiliriz fakat selfie yerine özçekim gibi bir kelime bana acayip geliyor. Sadece Türkçede değil pek çok dil kendi içinde yabancı kelime barındırır. Bu hem kültürel etkileşimden kaynaklıdır hem de yerel olmayan bir şeylerin ülkeye girmesiyle onun teknik yönleri ve ona özel başka birçok kelimeyle birlikte geliyor olmasından kaynaklanır. Bu tür kelimeleri yabancı görüp alerji olmamalıyız bence. Televizyon kelimesine bakalım bunun neresi Türkçe? Ama kullanıyoruz çünkü ne bileyim "temsilgeç" gibi bir şey kullanmak acayip olurdu ve nesne de yabancı zaten. Neyse anlatmak istediğimi yeterince açıklayabildim mi bilmiyorum ama diğer soruya geçmek istiyorum :)

  Sıkça kullandığım bir şey seçemedim şuanda ama düşününce okunuşu hoşuma giden kelimeler çok fazla var. Lakırdı, letafet, pejmürde, revak.. ilk bunlar geldi aklıma. Bir de farklı dillerden alıp hoşuma gittiği için kullandıklarım var. Palli çabuk demek korece mesela. Nomu çok demek. nomu nomu uykuuu :) İngilizce okunuşu en hoşuma gidenlerden feel var bir de. Başka aklıma gelmedi şimdi. Bugün güneş pek pejmürde fakat gülüşün yine şahsına münhasır bir letafet :D

  Küçükken, herhalde on iki on üç yaşlarındaydık kız kardeşimle bir ara kendi dilimizi oluşturmaya karar vermiştik. Bildiğimiz her kelimenin yerine başka bir şey uyduruyorduk. Tolkien'in elf dili gibi bizim de kendi dilimiz olabilir diye düşünmüştük :D Mesela su yerine maie gibi bir şey diyorduk. hatta ekler nasıl olacak susadım nasıl diyeceğiz diye üzerine epey düşünmüştük. Ne acayip çocukmuşuz düşündüm de :D Tabi bu devam edemedi çünkü yazılı bir kuralı olmadan ve kelimeleri kaydedip ezberlemeden nereye dil oluşturalım :) allahım ertesi günü bulduğumuz kelimeler yok oluyordu hemen :D Bu da böyle bir anı işte :) ağaç ev yazılarını günlük gibi anılarla filan karıştırıp yazmayı seviyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzeree :)

S..