Yıldırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yıldırım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Temmuz 2012 Çarşamba

~Siyah Beyaz ve Biraz da Parşömen Rengiydi~



Siyah Beyaz Yol



  Yanlış bir şeyler vardı. Yolunda gitmeyen bir şeyler. Bir şey eksik gibiydi, yarım kalan bir şey... Parçalanan ruhundan artakalanlar o ilerledikçe peşinden sürükleniyordu. Camları sonuna kadar açık Mustang'ını sürerken yol hiç bitmeyecek gibi göründü gözüne, sanki tekerler boşa dönüyormuşçasına sonsuzdu.

  Ruhunun neden parça parça olduğunu bilmiyordu. Şu an için tek düşünebildiği gitmekti. Nereye gittiği ise umurunda değildi. Neden gittiğini hatırlamıyor ve teypte çalan müzikten başka bir şeyi de umursamıyordu. 

  Üstü başı düzgündü, yanağında tıraş olurken açtığı küçük bir kesik dışında ters görünen tek şey renklerdi. Dünya, arabasına binip sürmeye başladığından beri siyah beyaz ve biraz da parşömen rengiydi, başka hiç renk yoktu. 

  Yolun ucunda, yaklaşmaktan uzak olan dağların tepelerine yıldırımlar iniyordu. İlerlemeye devam ettikçe gökyüzünü kaplayan bulutlarla buluştu. Bulutların görüntüsü gökyüzünü yeryüzüne yaklaştırmış gibiydi.

  Çok geçmeden siyah beyaz bir yağmur kapladı boş havayı. Hiçbir şeyi hatırlamayıp bilmediği gibi birdenbire arabayı durdurup neden yolun ortasında öylece dikildiğini de anlamıyordu. İlkin beyaz gömleğinde ufak lekelere dönüşen damlalar vakit kaybetmeden sırılsıklam olmasına neden oldu. 

  Yolun ortasında öylece beklerken yüzünden süzülen soğuk yağmur birdenbire bir şeyler anımsattı. Yolunda gitmeyen ve yanlış olan şeyin ne olduğunu hatırladı. Aslında hiç unutmadığını sadece hatırlamak istemediğini anladı. Gitmediğini, kaçtığını fark etti. Gözlerini kapatıp bir an gök gürültüsünü dinledi ve sonra yağmurun renkleri yıkamasını izledi. Peşinden sürüklenen ruhunu parça parça topladı, onlara ihtiyacı vardı yarım bir ruhla yaşayamazdı. 

  Arabasına binip keskin bir dönüşle geldiği yolu takip etti. Renkler geri gelmiş, ruhunun parçalarını birleştirmişti.Şimdi umursadığı bir tek şey vardı: Eksik ve yarım kalan, yolunda gitmeyen ve yanlış olan ne varsa yüz yüze hesaplaşacaktı...


~Sessizgemi~

22 Haziran 2012 Cuma

~Gökyüzüne Salınan Pozitif Enerji, Yıldırım Olarak Geri Döndü~



Deniz, Kum, Gökkuşağı
Deniz, kum, gökkuşağı... Şimdi orada olmak vardı :)


  Gökyüzüne bakınca hava tahmini yapmakta üstüme yoktur. Gece yıldızlara bakarak saati bilmekte de. Vaktinde bu konulara fazla kafa yormuş, belgeseller falan izlemiş ve okuduğum kitaplarda ilgili bir şey söyleniyorsa hemen notlar almıştım. Amacım neydi bilmiyorum :D Çarşamba günü sabah vaktinden öğleye kadar hava öyle bir sıcaktı ki kafamdan aşağı buzlu sular dökerek dolaşıyordum. Aslında bu çok tehlikeli bir davranış ama başka türlü rahatlamıyor insan. 


  Her neyse, işte o gün felaket sıcaktı ama gökyüzü bir şeyler söylüyordu. Söyle derdin ne ey garip mavi dedim, izledim bir süre kendisini :) Rüzgar çok hareketliydi, havada deniz kokusu vardı. Bir süre sonra rüzgar kavurucu olmayı bırakıp serinledi ve bu kez de havada yağmur kokusu oluştu. Birbirinden habersiz birkaç küçük beyaz bulutçuğu da görünce arkadaşımla iddiaya girdim. Dondurmadan vazgeçemeyen birisi olarak da kazanana dondurma ısmarlanmasını istedim :) Yağmur yağacak kesin dedim ama o aksini söylüyordu, bir daha kışa kadar yağmur görmeyiz diyordu. Süre ertesi sabaha kadardı, yağmur yağdı yağdı yoksa kaybedecektim..


  ikindi vakti gökyüzü mosmor bulutlarla doldu, tek bir mavi nokta kalmadı. Rüzgar felaket derecede hızlandı, yaz sıcağında çok iyi geldi doğrusu. Şimşekler çaktı, bulutlar gerim gerim gerildi. Batmaya hazırlanan güneş  buluttan örtüye garip ışık oyunları yapıyordu ilkin ama o da kalmadı çünkü o kadar kalınlaştı ki bulutlar...


  Ama yağmadı! Bana inat yağmadı yahu.. Çevre bölgelere, sahile, başka nereye olursa olsun yağdı da bir şu Manavgat'a yağmadı o gün. İddiayı kaybettim haliyle, yağacağını bildiğim halde bölge belirtmediğim için ve arkadaşım da yalnızca bulunduğumuz yer olarak algılayıp kapsama alanını daralttığı için kaybettim. Olsun, gönlümde yine de ben kazandım :) İşin gıcık tarafı o gün düşmeyen damlalar ertesi gün pencereme birkaç tane çarparak züğürt tesellisi sundular :D Bu gün bulutlar hala dağılmış değil ve beklenen yağmur yağdı en nihayetinde. Ne zamandır gökyüzüne saldığım pozitif enerjim bir ton yıldırım olarak geri döndü ve rüzgarın tadı tahmin edileceği gibi şahane :) Yine de umarım gece yıldırım falan olmaz O_o!


  Yıldırımdan korkup uyuyamazken korku filmlerinin efendisi olmayı başarmış bendenizden pek bi selam olsun. Şimdi gidip cennete dönüşen yazın keyfini çıkaracağım ;) 


  Omo, o gördüğüm çikolatalı kek mi yoksa O_o?   ;)


  Sanrım bulduğum kekle birlikte gökkuşağının bir ucundaki altın külçelerini aramaya gideceğim :P



~Sessizgemi~