20 Aralık 2019 Cuma

Heyhat Hayat Bir Vişne

Sarı, Kedi, Limon

  Üniversiteden mezun olduktan sonra temelli eve geri dönmekle dönmemenin artıları ve eksileri, özellikle de iş bulma konusunda hiç şansımızın olmadığı bir bölümde okumuşsak, bir boşluğa düşen insanın kafasını epey karıştırabiliyor. Dönsek bir türlü dönmesek başka türlü zorluklar ve kolaylıklar olabiliyor. Dönmemenin zor ve kolay yanları var. Bu, kişinin yaşam koşullarına, sağlığına ve alışkanlıklarına göre değişir. Tek başına yaşamanın veya bir ev arkadaşıyla yola devam etmenin bin bir çeşit problemi olabilir. Hayattan bezebilir, mutsuz huzursuz bir insana dönüşüp gençliği ve yetişkinliği bir an önce atlayıp emekli olduğumuz yaşlara ışınlanma isteğiyle dolabiliriz. Tam tersi olup her şey yolunda da gidebilir. Ama bazen her şey yolunda gitse bile evimize göktaşı falan düşebilir, doğa bize oyunlar oynayabilir. Bir süre sonra kararımızı gözden geçirmemiz hangi yolu seçersek seçelim karşımıza gelebilecek bir şey olabilir. Başarının ve başarısızlığın ne olduğunu düşündüğümüz bunaltıcı günler geçirebiliriz.

  Geri dönmenin bir rahatlık sağladığı doğru ama garip şeyler de olabiliyor. Öncelikle okuldan dolayı sadece tatillerde evde oluyoruz diye odamız artık bizim olmayabilir. Onu geri elde etmek için tek başına odada krallığını ilan eden kardeşle sürtüşmeler yaşanabilir veya annemiz ardiye olarak kullanacağı yeni bir yer bulmak zorunda kalabilir. Bulamazsa yandık zaten uyurken kafamıza dolabın tepesinden falan envai çeşit ne olduğunu bilmediğimiz ev eşyası düşebilir. Uzun zaman yurtta veya öğrenci evinde bulunmuşsak evden çıkarken bir tane olan bavulumuz kendine yavrular üretmiş olabilir ve eve dört büyük bavulla dönmüş olabiliriz. Ne yapacaksın bu kadar kıyafeti, bir pantolon iki gömlek neyine yetmiyor? Bu kadar küpeyi kolyeyi ne zaman kullanıyorsun? Şu farı kullanmamışsın bile ikincisini niye aldın? Bu kadar ayakkabıyla dükkan açarsın. Bu kadar kitabı ne ara aldın da okudun okul bitti en azından ders kitaplarını ihtiyacı olanlara mı versek... tarzında yorumlara maruz kalabiliriz. Sana bir oda yetmez, bunca eşyayla yan daireyi sana mı kiralasak ne yapsak diye o eşyalar yeni yerlerini buluncaya kadar bir gerginlik sürer. Tatillerde bir bavulun içinde yaşamak neyse de şimdi geri dönecek bir alan bulamamak tam bir travma sebebi olabilir. Kendimizi uçsun diye yuvadan aşağı atılan kuş yavrusu gibi hissedebiliriz.

  Biz mi değiştik anne babamız mı değişti bazen anlayamayabiliriz. Babamızın kızar dediğimiz şeye kızmaması, kızmaz dediğimiz şeye köpürmesi epey kafamızı karıştırabilir. Mutfakta kendi düzenimizi kurarken annemizle aramızda savaş çıkabilir. Lülü "o zaman mutfak temizliğine elimi sürmem bi daha girmem mutfağa" deyince annesi barış ilan etmiş istediğini istediğin yere koyabilirsin demiş. Hasret annesinin mutfak dolaplarını plastik kutularla doldurması konusunda söylenince annesi de bu sefer "ben de senin evine gelip plastik kutu görürsem çöpe atarım" demiş ve bu kesin yaşanır çünkü ailelerimizde hoşlanmadığımız bu tür davranışların aynısı veya benzerini gelecekte kendimizde gösterme eğilimimiz olabiliyor. Mesela mutfak tezgahına su damlası birikmesin diye annelerimiz bez serer. Bizim sınıftan bi ablamızın kızı da kendi evine çıkınca beğenmediği o bezi tezgahta kullanmaya başlamış. Bir de, evden çıkarken izin almakla almamak konusunda bocalarız. İzin alsak tuhaf gelir almasak kötü hissederiz. Örneğin eve akşam dokuzdan sonra kapıdan girince nerede kaldın sen diye kıyamet kopuyorsa, şimdi "anne eve geç geleceğim" deyince annemiz "saat kaçta?" diye sorduğunda"şeyy dokuz gibi ıhıhıhı..." diye korka korka açıklama yaparken "aa erkenmiş." diye cevap alabiliriz. O zaman şaşırdığında ağzı açık kalan kediler gibi görünebiliriz. Aslında bunu geçenlerde Rens ile yaşadık. Bizde akşam yemeğine kalmak istiyordu ve annesinin akşam altıdan sonraki saatleri "geç vakit" olarak kabul etmesinden dolayı epey şaşırmıştık. Olduğumuz yerde önce donup kaldık duyduğumuzu anlamaya çalıştık. Kinaye mi yaptı yoksa dosdoğru anladığımızı mı söyledi gerçekten diye karar veremedik. Sonra etrafta zıpladık filan.

  Ailemizin bizi çok sevdiğini biliriz ama bunu gösterdikleri çok nadirdir. Bazı ailelerde sarılmak bile unutulmuş olabilir. Lülü'nün annesi geçenlerde eşi Ahmet amcayı kapıda yakalamış. Adamcağız kapının önünde yere eğilmiş bir çift botu seviyor. "Aman da aman benim kızımın minicik ayakları mı varmış, aman da bunlar onun botları mıymış..." diye topukları dışa dönük halde bir açıyla çıkartılmış olan botlarla konuşuyor. Lülü'nün annesi bir süre izlemiş sonra da "Onlar benim botum!" demiş hahah :D "Benim olduğunu bilsen sevmezdin değil mi?" diye takılmış, adamcağız da o halde görülüp yakalanınca utanmış herhalde dudak büküp "evet" diye cevap vermiş. Lülü annesinden duyup anlatınca çok hoşuma gitmişti bu olay :) Gidip botları sevip konuşan baba kızına içinden taşan bu sevgiyi ulu orta gösteremiyor çok ilginç :) Bir defasında da bir kilo kestane almış getirmiş eşine vermiş akşama pişir de Lülüm yesin demiş. Nazmiye teyze bakakalmış sonra demiş ki "Kız ezelden beri kestane sevmiyor ki..." yani bunu nasıl bilmiyorsun ki hahah. Adamcağız da sinirlenmiş "Ne yerse yesin o zaman" gibi bir şey demiş.

  Bunun dışında, ailelerimiz eve dönmemizi başta dört gözle beklerken bir süre sonra ne zaman iş bulacağız, ne zaman evleneceğiz, ne zaman atanacağız, okuduk da ne oldu şimdi boş boş ne yapıyoruz, planımız ne, sevgilimiz yok mu, varsa ne zaman istemeye gelecekler, kimlerdenmiş işi neymiş... gibi bir ton soruyla üzerimize gelmeye başlarlar. Kpss, ales, yds vs. hazırlanıyoruzdur ama daha ne kadar okuyacaksın ki diye söylenebilirler. Atanabilecek misin, nolacak, acaba şimdi bir işe mi giriversen diye konuşmalar başlar. Niye sevgilin yok diye üzerine gelen anne aynı zamanda evden çıkıp eve girmeni takip eder, beş dakika geç kalsan neredeydin der, telefonla konuşamazsın. Anne sevgilim olsun istiyorsan beni bir sal üzerime gelme ya demiş arkadaşım geçenlerde, annesi de haa öyle olacak birisi diyorsan tamam bul artık birini bence de demiş, arkadaşım da olabilir de olmayabilir de allah allah yaa demiş... annesi bu tarz konularda ona çok takılır. Ama en bunaltıcı şey sanırım okul biter bitmez bir işe girip çalışmanın beklenmesi. Sen yüksek lisans kpss veya kendi alanında iş bulma umuduyla bir şeyler için çabalıyorsundur ama bunu bir türlü anlatamazsın. Böyle olunca geri dönmekle hata mı ettik diye düşünebiliriz ama geçimini sağlamaya çalışırken yüksek lisans veya kamu sınavı için çalışmak da epey zor ve çoğunlukla hayal olur. Bir de sanki yetişkinler çocuk biz yetişkin gibi olmuşuzdur. Evde ufak kardeş de varsa onun ergenlik sıkıntıları da ayrı derttir. Anne ve babamız kavga eder birbirlerini sana şikayet eder. Küserler sen barıştırırsın. Kardeşle aralarında paratoner olursun. Bir durun daa, bir sakin olun diye hepsiyle defalarca konuşmak gerekir bazen tam bir komedi de olabilirler.

  Aman öyle işte hayat bir vişne. Bunu niye dedim bilmiyorum kafiyeli geldi hahah :D

20 yorum:

  1. Her ev her aile başlı başına bir hikaye :)
    Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lady Wednesday
      Aynen öylee teşekkür ederiim :)

      Sil
  2. Oyyy...
    Oyyy...
    Hayırlısı böyle imiş boşver.
    Aile yanında olmak daha iyidir
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyuşuk Hayalperest,
      oyy aman ooyy :D
      ayy ben henüz pes etmediim hala kendi evimdeyim :) bir ev arkadaşım var.
      Tabisi aile yanında olmak çok hoş ve daha iyi onların yanı kadar güvenli ve sıcak hiçbir yer yok :) Bakalım neler olacak çıldıracak mıyım çıldırmayacak mıyım :D
      Bunları arkadaşlarımın anlattıklarından derleyerek yazdım çoğusunu :)

      Sil
  3. şu saat olayı bende var 😊Ne yaparsın hayatın gayesi bu 😊 Keyfini çıkar sonra arıyor insan 😊 dilerim herşey gönlünce olur inşallah canım benim sevgiler 😊..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sessizkaldım,
      eveet teşekkür ederim kii hepimiz için her şeyin hayırlısı olsun diyelim sevgiler çok çok :)

      Sil
  4. Biz değişiyoruz ondan, kafesten çıkan kuş yeniden kafese girebilir mi? Onun gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazimbari,
      Çok doğru söyledin. Hepimiz değişiyoruz ama yan yana olununca insan bunu anlayamıyor göremiyor galiba. Ayrı kalınca değişim ürkütücü olabiliyor. Uzun zaman aynaya bakmayıp yüzüne yabancılaşmak gibi. Çok acayip bir benzetme yaptım şuan ama olsun :D

      Sil
  5. Bu sanırım benim durumum ya. Üniversite zamanında yalnız yaşıyordum sonra aile evine döndüm ve bu cidden sancılı bir süreç oldu bende de. Öyle ya da böyle iki taraf da değişiyor gerçekten. Bir süre sana hala bu kız gidici gözüyle bakıyorlar hatta açmıyorlar bir kaç koliyi sonra el mahkum açıyorlar bakıyorlar kimse bir yere gitmiyor ahahahaha. Yalnız yaşamanın rahatlığı hiçbir yerde yok ama onu kesinlikle eş geçemem ama kira ve ev gecindirme derdi olduğu sürece yalnız yaşamak sıkıntı. Kendi evinin tadını rahat rahat çıkaramıyorsun bile. Tabi bana yine o imkanı verseler uçarak giderim herhalde ahahahaha

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Chadaqiel,
      aynen öyle geri döndüğünde ne yetişkin ne çocuk ikisinin arasında sıkışıp kalmış bir şey oluyorsun her şey karmaşıklaşıyor bazen eşya konusu da tam bir kabus :) ama yalnız yaşamanın da dediğin gibi sorunları oluyor ev arkadaşın olmasının da dengeyi kuramazsan sorunlar yaratabilme durumu var. yani hangi yolu seçersek seçelim birçok güzel yanı birçok zorluğu oluyor. hayat sanki survivor kampı gibi her etap daha karmaşık hahah :D

      Sil
  6. Yıllar öncesindeki çelişki yaşadığım döneme gittim. Dönsen de eskisi kadar aidiyet hissedemiyorsun, evden çıktın mı bir kere değişim kaçınılmaz oluyor insanın ruhsal halinde. Hayırlısı olsun..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beyaz Yakalı,
      Ah ya evet hayırlısı olsun bir gün herkes benzer dönemlerden geçiyor işte :)

      Sil
  7. lülünün anne babası komikmiiş :) hayat bir vişne yani eşkiii kikiki :) evet valla kardiş hayat zor hayat bir puding olsuuuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deepsii :D eveet çok alemler yaa :) ekşi vişnee eveet acılı tuzlu olmasın daa :) puding olsun daha iyi bence dee hem de vişneli çikolatalıı ;)

      Sil
  8. Gerçeklerin resmini çok güzel yazıya dökmüşsün. Hepsi olası şeyler. Hayırlısı ne ise öyle olsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaystros Tyrha,
      eveet hepsi olası :) bunların da zaten bir kısmı kendi yaşadığım çoğu kısmı arkadaşlarımın yaşadıklarından alıntılar :) hayırlısı olsuun eveet :)

      Sil
  9. Yaa.. Ne güzel bir yazı olmuş böyle. Nerede olursak olalım huzur ve hayırlısı bizi bulsun. Hayatındaki her şey güzel ve istediğin gibi gitsin dilerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akela :)
      yaa ne güzel bi dua bu öyle olsun eveet senin için dee her şeyin hayırlısı olsuun :)

      Sil

Öyle okuyup kaçmak olmaz sevgili okur, fikrini belirt, bir selam et, bir ses ver, çekinme :)

Not: Yorum yaparken lütfen Türkçemizi koruyalım.

^.^