17 Ağustos 2020 Pazartesi

Pandemik Ales


  Dünden sonra aklımı bir türlü toparlayamadım. Sınava gidiyorum yazımdan sonra bir de dönüş yazısı yazayım şimdi dedim :) Zor bir gündü. Akşama doğru yorgunluktan okuduğumu gördüğümü anlayamaz durumdaydım çünkü gündüzleri uyuyamama huyum nedeniyle sınavdan sonra dinlenemedim pek. Şey varmış beyin sislenmesi diye bir şey ismi komik ne olduğunu da pek bilmiyorum ama öyle bir şey yaşıyordum sanırım akşam :D Gece arkadaşımla konuşurken söylediği şeyleri beş dakika sonra anlıyordum epey gülmüştür bana :D

  Türkçe kısmı bana çok kolay geldi. İlk olarak oradan başladım. Dikkat isteyen sorulardı, paragraflar uzuuuun uzundu, şıkların neredeyse hepsi birbirinin aynısı gibiydi fakat soru kökünü iyi anlayıp özne yükleme dikkat edip ana fikre filan da dikkat edince ufak detaylar olduğu görülebiliyordu. Çok fazla okuma yapmayan, makale okumayan birisi için gerçekten zor olabilirdi. Benim şansım sanırım uzun zamandır ingilizce için de çok çalışıyor olmak ve kitap okumaya bu aralar çok vakit ayıramasam da okumayı seviyor olmak. Çünkü ingilizce çalışırken de iyi bir türkçe bilgisi ve okuduğunu iyi anlama becerileri gerekiyor özellikle de çeviri için. Ales için çok çalışmadım ben genelde ingilizce ve kpss için başka dersler çalışıyordum. Ales için sadece soru tipleri hakkında birer test çözdüm o kadar. Zaten çok fazla bilgi ölçen değil de zamanı iyi kullanıp ne kadar çok net yapabildiğini ölçen bir sınav bu. Şimdi ben Türkçeyi iyi yaptığımı düşünsem de herkes o kadar kötü bahsetmiş ki sözel kısımdan, kendimden de şüphe etmeye başladım ne olur ne olmaz yani. Şans konusunda kötü bir ünüm olduğunu düşünürsek de iyi puan bekliyorum oleey filan diye dolaşamıyorum. Haa bir de standart sapmalar, yaptığın netin değersizleşmesi durumları oluyor o yüzden puan konusunda yorum yapamıyorum.

  Türkçeyi bitirdiğimde matematik için bir saatim kalmıştı. Matematik bilgim hiç yok benim. Abartmıyorum gerçekten yok. Çünkü ben ilkokulda geçirdiğim kaza sonrası matematiği tam öğreneceğim sırada eğitime bir yıl ara vermiş sonra doktor tavsiyesiyle ikinci sınıftan devam etmiş olmamdan dolayı bu derse hiç alışamadım. Resmen fobim oluştu buna karşı. Çünkü ben daha toplama çıkartmayı yapmaya çalışırken diğer çocuklar her şeyi öğrenmişti içime kapandım bu konuda kimse de üzerine düşmedi. Öyle devam etti tabi hep sözele kaçtım. Fen bilimlerinde kimyada biyolojide çok iyiydim hatta fizikte de kısmen iyiydim ama matematiğim gerçekten berbat. Şu ingilizceyi en iyi şekilde öğreneyim onu da en başından öğreneceğim :) Neyse işte matematiğimin berbat olmasına rağmen sayısal kısma baktığımda soruların kolay olduğunu gördüm. Yani ben bile kolay bulduysam diğerlerinin sayısalı en fazla bir iki boşla bitirmesi gerektiğini düşünüyorum :D Sanırım pandemi yüzünden biraz kolay sorular sordular. Matematiği sondan başa doğru çözdüm. Çünkü sondaki sorular bulmaca gibi olduğu için çok kolay. İki kısımda da mantık soruları çok fazla vakit alan sorulardı. Çözülemez değillerdi ama karışıktı. İki değişkenli üç değişkenli soruları çözebiliyorum uğraşınca ama makarna sorusu felaketti. Altı yedi kişi makarna yemeye gidiyormuş daa üç çeşit makarna iki çeşit sos iki çeşit de baharat var, kim ne yedi diye sorular... Makarna zaten çok tercih ettiğim bir öğün değil soruyla uğraşırken de gerçekten gıcık oldum.

  Sınav sırasında klima vantilatör gibi araçların kullanımı yasak olduğu için kapı ve pencereler açık olmasına rağmen rüzgar esmediğinden sınav boyunca boğuluyorum gibi hissettim. Hava sıcaklığı yukarıdaki fotide de gördüğünüz üzere 40 derecenin üzerindeydi. Maskeyi iki kat takacaktım virüsten korktuğum için ama kendi maskemin üzerine onların verdiği maskeyi takmak istemedim. Çünkü paketlenmemiş maskeleri bir kutunun içinden herkese dokundukları eldivenlerle dağıtıyorlardı. Giriş belgesinde dezenfektan verileceği söyleniyordu herkese minik şişelerde verirler sanmıştım ama yüce mükemmel kıskandıran ekonomimiz buna hazır değildi anlaşılan. Bunu yapmıyorlarsa sınav ücreti niye arttı o zaman, tam olarak çok bilinmeyenli denklem bu. Ateşimizi de ölçmediler. Sınıfa girdiğimde baya bir süre oturup bekledim, süre çoktu çünkü daha. Baya süre geçtikten sonra covid tanısı almış olan veya temaslı olan var mı diye sordular. Varsa başka salona alacaklarmış. Niye bu kadar beklediler bunu sormak için bilemiyorum. Oraya gelene kadar neden tespit etmediklerini sorguladık bakışlarımızla kimseden çıt çıkmadı o anda görevliyle bakışarak öyle kaldık hepimiz. Ana kapıda görevliler herkesin belgelerini kontrol ederken herkese dokunuyor her yere dokunuyordu. Tek bir kişide virüs olsa herkese bulaşır bu şekilde. Şüpheli misin diye ana kapıda niye sormadılar mesela.. O kadar tedirgin ediciydi ki. Maskemi çıkartmaya korktuğum için tek bir kez su içmeye cesaret edebildim. İki şişe su almıştım yanıma ama sıcaktan elime yüzüme de bol bol dökmek istesem de kağıtlarım ıslanır diye bunu da yapmadım tabi ki. Şimdi bir hafta tedirgin olacağım bende bir şey çıkacak mı diye.

  Sınavdan çıktıktan sonra sorulardan değil de sıcaktan başım dönüyordu. Ailemi sınava alınmayan bir kızla sohbet ederken buldum. Kimliğini kaybetmiş üzüldüm onun için. Sınava gelmeyenler de çok fazlaydı. Benim evim sınav yerime yakın olduğundan araca binmeden devam ettik ama o uzun caddeler boyunca gölgesiz ilerlemek pek sağlıklı olmadı. Eve girip yüzümü yıkarken beynime bıçaklar giriyor gibi oldu gözlerim karardı. Sınava da aç girmiştim hep öyle yaparım midem hassas olduğu için hem yol tutar hem de soru çözerken karnım ağrır yoksa. Sıcak çarpması geçene kadar da bir şey yiyemedim yine. Antalya merkezde vaka sayısı çok arttığı için kpss tarihine dek yine ailemle Manavgat'a döndüm. Antalya'da hiçbir şey yokmuş gibi gösteriliyor ama durum böyle değil. İnsanların davranışlarını anlamak mümkün değil. Sınavdan çok bunları düşünüyorum başım dönüyor valla. Öyle işte. Bir günlüğümsünün daha sonuna geldik. Ben günlük yazamıyorum bu arada ama şimdi düşündüm de yazabilirmişim aslında. Defter tutmaya çalışınca yazacak bir şey bulamıyordum hiç, burada yazınca sizle karşılıklı sohbet gibi oluyor :D

  Kendinize dikkat edin hem güneş hem de virüs açısından çok çok dikkat edin. Bizim komşu bir hemşire ve Manavgat devlet hastanesinde yer kalmadığını söylüyor. Antalya'da tanıdığım iki hemşire de durumun anlatıldığı gibi olmadığını kötüye gittiğini söylüyor. İnsanlar da çok umursamaz. Hastanede adamın birisini uyarmışlar yanınızdaki bey covidli lütfen dışarıda bekleyin siz diye, adam umursamamış dışarı çıkartıyorlarmış o geri geliyormuş hiç korkmuyor mu bu insanlar yaa. Neyse bu yazının konusu bu değildi sustum :) Sorular filan mı yayınlanmış ne gideyim de ona bakayım.

  S..

16 Ağustos 2020 Pazar

Çikolatali Vişne

Manavgat
36.736094, 31.522401 

  Hayat yazacağım yerde yahat yazdım az önce. Sanırım yorgunluk belirtisi oluyor böyle şeyler. Ne yapıyorsun derseniz bütün gün uzanıp ders çalışıyorum. Bir yıldır beklediğim sınavlardan birine bu sabah giriyorum sonunda. Sınav kaygısından ziyade virüs kapar mıyım diye endişeliyim. Arkamda, yanımda oturan kişilerden birisi hapşırsa öksürse o dakikadan sonra sınava odaklanmak için beynimin hayatta kalma içgüdülerini devre dışı bırakmam gerekecek. Sıcağa da dayanıksız biriyim maskeyle serin olmayan ortamda ne yapacağım diye düşünüyorum. Tedbir için maskeyi de iki kat takacağım. Boğulmaktan korkmasam kafama poşet takardım. Astronot kıyafetim olsaydı keşke. İki şişe su alacağım birisi içmek için birisi bunaldığımda kafama filan dökmek için. İnsan içinde hiç böyle kafamdan aşağı sular dökmedim ama yarın çaresiz kalabilirim sanki. Hava da 41 derece olacak. Neyse daha da düşünmesem iyi olur. Hayat diyordum en başında. Ne kadar da tuhaf diye zaman zaman aklıma geliyor. Çok tuhaf. Çok çok tuhaf. Aldığımız her nefesin attığımız her adımın geçip giden zaman içinde ne kadar da önemsiz olduğunun fakat kendi minik yaşam öykümüz için ne kadar da değerli ve mühim olduğunun tuhaf belki de kırıcı gerçekliği vişneli çikolata gibi tatlı ama mayhoş bir duygu yaratıyor. Bugün şu müzik listesini keşfettim çok çok hoşuma gitti sakinleştirdi bir ara hatta. Belki siz de seversiniz diye sınav öncesi paylaşmak istedim.