1 Haziran 2020 Pazartesi

Ağaç Ev Sohbetleri 41


  Selamlaar! Umarım herkes iyidir. Zor süreçlerden geçiyoruz, bazen bunalıp depresyona girsek ve her türlü negatif duygu ve düşünceye açık hale gelsek, hayata karşı alıngan olsak ve saçmalasak da bence bu süreci iyi atlatıyoruz. Unutmayın sadece siz değil herkes deli, herkes deliriyor. Durumu abartmayalım. Bazen delirmek de iyidir. Sevdiklerinizle ilgilenin ve onlara sevginizi belli edin. İhmal etmeyin. Kırmayın. Bir iki çift güzel söz ve ilgi hem sizin kalbinize hem onların kalbine iyi gelecektir. Yakında her şey düzelecek buna inanıyorum. Bu süreçte okumak yazmak ve farklı şeylerle ilgilenmek, evlerimizi ve insanlarla olan ilişkilerimizi düzene koymak, temizlemek, derleyip toparlamak ruhsal açıdan iyi geliyor. Her gün bir öncekinin aynısı gibi yaşamamalıyız. Her gün düşünmek için yeni bir fikir bulmalı, uğraşması için zihnimize yeni bir şeyler sunmalıyız... Yazıya ne için başladım neler diyorum durun olay bu değildi. Dırırırııım! Ağaç evin kırk birinci konusu bu hafta bendee, kırk bir kere maaşallah derlerdi değil mi :) Sorum da aynen şöyle: 1. Kendi çektiğin ilk fotoğrafı hatırlıyor musun? 2. Neyi fotoğraflamıştın? 3. Bunun için bir fotoğraf makinası mı kullandın bir telefon mu? 4. Çektiğin fotoğrafı ve o anı anlatır mısın?

  Bu soru geçenlerde en eski filmler ve fotoğraflar hakkında bir belgesel izlerken aklıma geldi. Soruyu arkadaşlarıma sormuştum ve sonra düşündüm ki ağaç ev sohbetleri için de iyi bir soru bu. Belgeselin adını hatırlamıyorum tvde görmüştüm ve sonuna yetişmiştim. Hayatımızın görsel belgeleri ve şahitleri olan fotoğraf ve videoların ortaya çıkışını ve insanların buna gösterdikleri tepkileri izlemek hoştu. İlk defa bu nesneleri gören insanlar utangaç, meraklı ve heyecanlı görünüyorlardı. Tıpkı hep mahrum kaldıktan sonra ilk defa lulaparka giden bir çocuk gibi. Bazen heyecanla merak ettiğimiz bir şeye dokunsak bulut olup dağılıverecek gibi korkarız dokunmaya. Bazen de heyecanımızın geçmesini bekleriz. Hediye alınca paketini hemen açmamak gibi. İçindekini merak edip düşlemek ona hemen kavuşmaktan daha heyecanlı gelebilir. Çocukken aldığınız ilk bisiklet gibi. İlk başta boyasının baloncuk olmuş bozuk kısımlarına kadar inceler, seyredersiniz. Zincirinin nasıl hareket ettiğine bakarsınız. Heyecanlı ve utangaç bir dokunuş sonrası sürme denemeleri başlar. Herhalde video ve fotoğraflar ve onları kaydeden bu cihazlar da bunlara benzer birer his veriyordu başlarda. İnsanlar ilk kez yaşadıkları bu deneyim karşısında heyecanlı, utangaç, minik birer çocuğa dönüşüyordu.

  İşte bunları düşünmek bana ilk kez fotoğraf çektiğim anı anımsattı. Çocuktum yaşımı hatırlamıyorum ama 5'ten büyük ve 10'dan küçük olmalıyım. Babamın eski fotoğraf makinesini bulmuştum. İçine film konanlardan. Çok fazla kullanılmaya fırsat olmadan sandığa kapatıldığı için kullanılmamış bir film rulosu da duruyordu. Babama ait olduğu için de çok heyecanlanmıştım. Hala çalıştığından emin değildim bu yüzden dayıma kontrol ettirmiştim ve çalıştığını söylemişti. Çok sevinmiştim çünkü anıları biriktirmeye o zamanlar bile meraklıydım. İnsanların zamanla değiştiğini fotoğraflarda görmek çok kolaydı. Ve bunu zaman içinde kendimiz asla fark edemiyorduk. Sesimiz değişiyordu ama fark etmiyorduk. Cildimizin ışıltısı, saçlarımız, boyumuz değişiyordu. Bir insanın çocukluğu ve 80 yaşındaki hali bu kadar farklıyken aynı kişi olması bana o yaşta acayip geliyordu. Anneannem sanki hiç çocuk olmamış hep aynı yaştaymış gibiydi ve tanıdığım en yaşlı insanlardan biriydi. Halbuki o zamanlar altmış yaşına yeni girmiş olmalıydı. Şimdi ona bakınca o zamanlar ne kadar gençmiş diyorum. Kardeşlerime düşkünlüğüm bir annenin çocuğuna düşkünlüğü gibidir. O yaşta da öyleydi. Onlara sarılır başlarını okşarken bir çiçeği sever gibi severdim. Hala öyle gerçi. Annem ve kardeşleri arasındaki bağa bakınca onları izledikçe bizim gelecekteki halimizi merak ederdim. Büyüdüklerinde nasıl olacaklarını merak ederdim. Nasıl değişimler yaşayacaklardı. Nasıl insanlar olacaklardı. Neler yaşayacaklardı. Hep çocuk yanlarını korusunlar diye dua ederdim. Hala bu duayı ediyorum hepimiz için. İşte onların o yaştaki hallerini saklamak istedim. Kaç yıllar sonra o fotoğrafa bakacak ve değişimi görecektim. Ve hala aynı kalan yönlerini. Ve o anı hatırlayacak mıyız diye merak ediyordum. Makineyi kullanmak için gün ışığına çıkacağımız bir vakti bekledim.

  Sokaktaydık o sırada. Sanırım oyun oynuyorlardı. Kız kardeşim benden iki, erkek kardeşim de dört yaş küçük. Hava bahar havasıydı ama gece yağmur yağmıştı. Yerde su birikintisi vardı. Suyun içinde gökyüzünün aksi vardı ve çok hafif esen rüzgar yüzeyi minik minik titretiyordu. Doğadaki böyle detayları seyretmeye pek meraklıyım o yüzden bunları çok iyi hatırlıyorum. Beyaz bir ördek yanlarından geçiyordu. Biz küçük olduğumuzdan ördek pek büyük gelmişti gözüme. İkisine seslendim ve birbirlerine sarılmalarını istedim. Yan yana durdular. Güneş yaz öncesi tatlı sıcak ve parlaktı. Poz vermeyi bilememenin şaşkınlığı üzerlerinden akıyordu. Kız kardeşim ona sarılırken erkek kardeşim sopa yutmuş gibi dimdik duruyordu. Gülmesini de pek beceremiyordu ağzını büzüyordu gülmekten utanır gibi. Kız kardeşim bu işten memnundu çünkü bebeklik fotoğrafı az olduğu ama benim çok olduğu için hep üzülürdü. Bu yüzden kocaman gülümsemişti. Ve ben bu hallerini o fotoğraf karesine sığdırmıştım.

  İşte böylee :) Belki biraz uzun yazmış olabilirim ama başlayınca tutamadım kendimi umarım sıkılmadınız. Sizler neler anlatacaksınız merak ediyorum hadi başlayın :)

  S..

31 yorum:

  1. Sıkılmak ne kelime, harika yazmışsın. Anlatım diline bayıldım. Çok tatlı ve sevgi dolu, aynı zamanda zeki bir kız çocuğu imişsin. Şimdi de aynı özelliklerde bir genç kızsın zaten, değişmemişsin:) Şahane bir abla olduğun da kesin. İnan abartmıyorum.
    Fotoğraf çekmek olağanüstü bir eylemdir. Sen böyle anlatırken hani bazen gazetelerde rastlarız, aynı kişileri periyodik aralıklarla ve aynı duruşlarıyla fotoğraflayanlar vardır. Belki de devamını benzer şekilde getirdin zannettim önce:) Ama en kötü ihtimalle sık sık fotoğraflamışsındır onları. Fotoğrafa başlama öykün ilginçmiş. Benim ilk makinam da seninkine benzeyen, tab ettirmeli bir Rus makinasıydı babamdan hediye. Neyse ki fazla gecikmeden ne çektiğini anında gösteren diğerleri çıktı da rahatladık. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeugma, yaa teşekkür ederim güzel düşüncelerin için :)
      anladım o demek istediğin fotoğrafları onlardan hep yapmayı düşündüm ama olmadı yine de fotoğraf çok sevdiğimiz için bol bol fotilerimiz oldu :) hahah bastırmak ve yanmamasını beklemek ne zor oluyordu değil mi eskiden :D

      Sil
  2. ooooo anı çok tatlıı ve sevimlili komikli neşelili :) ne iyi hatırlıyon ayrıcaaaa :) sonraaa fotoğrafın önemi ve erdemleriiii ve anılar için önemini de negzel anlatmışsııın :) bu sohbet çok güzeldii, duyarlı ve duyguluyduuuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deepsiii ponçiklili jedilili lalaalaaa :D hafızam çok denişiklii :) yaa mutlu oldum böyle düşündüğün için kii :)

      Sil
  3. Güzel bir yazı olmuş. Ben de tam bu haftanın konusunu bekliyordum. Çok hoş bir konu seçmişsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Azkaban firarisi, teşekkür ederim okumaya geleceğiim :)

      Sil
  4. Eski bir anını bu kadar ayrıntılarıyla hatırlaman inanılmaz gerçekten. Ben asla hatırlayamıyorum. Fotoğrafik anılar hep aklıma gelenler. Ne güzel bir anıymııış :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anna, kardeşlerim de hiç hatırlamaz benim aksime :D sen de yazsan yaa :)

      Sil
    2. Ben ilk çektiğim fotoğrafı hatırlamıyorum ki. Belki fotoğraf çekmekle ilgili bir anımı yazabilirim ancak :)

      Sil
    3. Anna, olsun öyle de olur ki :)

      Sil
  5. Çok güzel yazmışsın. Ben de en kısa zamanda yazacağım. :)

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel bir konu. Ben de paylaştım! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İrem Can, nostalji yaptık bu hafta hep beraber çok keyifli olduu :)

      Sil
  7. Son paragrafta öykü havasına girmiş yazın. Gayet güzel de olmuş, eline sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaystros Tyrha, beğenmene sevindim teşekkür ederim çok :)

      Sil
  8. konu çok güzeldi. yazı da öyle..

    YanıtlaSil
  9. Çok sevimli bir anıymış ne güzel bir kare olmuştur :)
    Sevgili deep blogunda bu konudan bahsedince ben de yazdım blogumda :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düş Tasarımcısı, eveet nostalji olduu teşekkür ederiim :) geleceğim okumayaa :)

      Sil
  10. Konu çok güzel keşke hatırlayabilseydim telefonumla çekmiş olmam gerek off yaa 😞

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. EsTen, olsuun en iyi hatırladığın bir anıdan bahset o zaman sen dee :)

      Sil
  11. Ne sıkılması aksine zevkle okudum. :)
    Bir yandan kendi anılarıma daldım. Böyle şeyleri okumayı seviyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mor Düşler Kitaplığı, yaa teşekkür ederim sevindim ki çook :)
      yaa ne güzeel anlatsan ya sen de böyle o zamaan :)

      Sil
  12. Hey! Son yazımda seni Anime Mimi'ne davet ettim, yaparsan çok sevinirim. Umarım yaparsın <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aysu, yaa teşekkür ederim en sevdiğim konulardan animeler yapmaya çalışırım tabii seçmek zor olsa daa :D

      Sil
  13. Ama ben uzun yazıları seviyorum zateeen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mert, yaaa teşekkür ederiim sonuna kadar okumak sahiden bir başarı ;)

      Sil
  14. Pandemi sürecinde gerçekten de hepimiz çok sıkıldık ama yapacak bir şey yok uyum sağlamamız gerekir

    YanıtlaSil
  15. Ben ilk çektiğim fotoğrafı anımsamıyorum ama epey ileri yaşlardadır. Şu an çok sevsem de bizde çeken, fotoğrafla ilgilenen kimse yoktu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adadenizi, bizim ailede de diğerleri fotoğraf çekmeye çok merak duymazlar benim kadar, eskiden bi ara çok severlermiş ama artık ilgilenmiyorlar sadece eski fotoğraflar evden eve dolaşır aralarında :)

      Sil

Öyle okuyup kaçmak olmaz sevgili okur, fikrini belirt, bir selam et, bir ses ver, çekinme :)

Not: Yorum yaparken lütfen Türkçemizi koruyalım.

^.^