5 Ağustos 2012 Pazar

Ve Ölürken Bile Bekleyeceksin !


Kırık, Çark, Kum Saati, Siyah Beyaz,

  Bu güne kadar hep bekledin. Beklemeye devam ediyorsun. Ve ölürken bile bekleyeceksin!

  Bu evrende sana yer yok. Sığamadın bir türlü, sığamayacaksın... Kabul et artık, omuzlarında taşıdığın istekler, arzular, beklentiler sürüsüne asla ulaşamayacaksın. Suçu evrene atma sakın, taşıyamayacağı kadar ağır bir yük olman senin suçun!

  Kalbinde barındırdığın ruhun o kadar ağır ki dünya varlığının altında eziliyor. O kadar ki tıpkı bir böcek gibi çıtırdayarak parçalanıyor.


  Ne vardı sıradan bir insan olsaydın? Gündelik hayatın içinde yol alan, kendi değerlerini unutan robotlar gibi umudu ve istekleri bir kenara bıraksan olmaz mıydı? Olmazdı elbette, illa bir fark yaratman şarttı çünkü... Duygusal bir aptal olarak, var olan her şeye bir anlam yükleyerek, kendinden çok diğerlerine değer vererek evrene her ne mesaj vermeye çalışıyorsan seni yanlış anlamış olmalı. Bak, yapayalnız kaldın öylece işte!

  İnsanlar kendi dertlerine o kadar yoğunlaşmışlar ki senin dertlerini göremeyecek kadar kör olmuşlar. Keşke sen de kendinden başkası için kör olabilseydin. Yine de pes etmedin sesini duyurmak istedin ama ya kendi kulaklarını kapattılar ya da senin ağzını.

  Düşüncelerin o kadar derin, o kadar yoğundu ki ayaklarına takılmandan korktular, bir kenara itip görmezden geldiler. Yine de ulaşmaya çalıştın onlara, asla vazgeçmedin umutlarından ve rüyalarından. Sen ellerini uzattıkça onlar bileklerine zincir vurup bağladılar kendi köşene.

  Karanlıkta tek başına kaldın. Bir tek yalnızlığın vardı yanında bir de umutların. Hani ateş böceğinin gökyüzündeki parlak yıldıza olan aşkı vardır ya; hani ulaşamayacağını bildiği halde her gece ilanı aşk eder ona, bıkmadan usanmadan; bir gün kavuşacağına inanır ya hani... İşte körkütük umutlarına tutunurken beklentilerini zamana bırakman da aynen buna benziyor.

  Yalnızlığına eyvallah dedin, umutlarını güçlendirsin, karanlığını biraz olsun aydınlatsın diye küçük bir ışık yakmak istedin, defalarca. Fakat her seferinde üzerine basıp geçtiler daha alevler canlanmadan.

  Elbette bir gün evren varlığımı kabul eder, dedin, zamanı izleyip durdun. Yazık ki boşuna tüm umutların, çırpınışların, insanlara olan inancın. Ne yaparsan yap asla değişmeyeceklerini kabullenmelisin..

  Vazgeçmelisin artık. Beklentilerinden daha azını kabullenmelisin. Karanlıkta yaşamaya alışmalı ve ışığa yönelik düşüncelerinden saklanmalısın. Boşvermelisin her şeyi. Bırakmalısın, insanlar çekip gittiğinde yalnızlığın seni bulsun... Belki böylece zaman içinde sen de robotlaşırsın ve ruhun acı içinde çırpınmaktan kurtulur. Ha, ne diyorsun?

  Hayır mı?

  Öyleyse şunu bilmeni isterim..

  Evrenin gücü böyle bir mantığa sahip olduğun sürece seni taşımaya yetmiyor. Öyle ki tüm insanlığın varlığı bir yana, senin varlığın bir yana... İşte o derece ağırsın ki terazinin çarkları varlığının altında eziliyor. Tıpkı batan bir gemi gibi gıcırdayarak parçalanıyor. Senin bulunduğun kefe aşağılara kayıyor, gölgelere karışıyor...

  Fakat vazgeçmeyeceksin, biliyorum.

  Mantıksız bir şekilde devam edeceksin her yeni günün sonunda 'belki yarın' demeye.

  İşte sen böylesin.

  Bu güne kadar hep bekledin. Beklemeye devam ediyorsun. Ve ölürken bile bekleyeceksin!

  Fakat son anda bile beli bükük zamana rağmen insanlar seni görüp anlamaya başlarlar mı? Bunu kimse bilemez. Karanlık da bilemez, ateş böceği de..

~Sessizgemi~

24 yorum:

  1. bence bu beklentilerden vazgeçebilirsek daha rahatlarız. varsın insanlar bizi anlamasın ne önemi var? beklerken bugünü kaçırıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayallerden vazgeçmeli mi insan yani?
      Bence insan hayalleri olmadan, umutlarına tutunmadan, karanlıkta ateş yakmaya çalışmadan, robotlaşan insanlara benzemeye başlarsa işte o zaman fena..

      Sil
  2. ya baksana, yazdığın en müthiş şey bu. tüylerim diken diken oldu. allam bunu ben yazmalıydım. bence hüzün ve umut bundan daha iyi anlatılamaz. pes diyorum pes.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Böyle düşünmene sevindim teşekkür ederim deep, ben aslında senden böyle karamsar bir şey yazdığım için tepki bekliyordum ama tam anlamıyla karamsar bir şey de değil değil mi sonuçta sonu iyi bitiyor :))

      Sil
  3. Ya çingum senin yazıların beni düşünmeye acayip sevkediyor. Nasıl bu kadar duygularımı ele geçiren, aslında herkesin düşündüğü ama kimsenin böylesine etkili bir şekilde dile getiremeyeceği şeyleri yazabiliyor diye şaşıp kalıyorum her zaman.

    Yazdığın bir bütün olarak çok güzeldi ama beni en çok şu sözlerin etkiledi:
    ''İnsanlar kendi dertlerine o kadar yoğunlaşmışlar ki senin dertlerini göremeyecek kadar kör olmuşlar. Keşke sen de kendinden başkası için kör olabilseydin. Yine de pes etmedin sesini duyurmak istedin ama ya kendi kulaklarını kapattılar ya da senin ağzını.
    Yalnızlığına eyvallah dedin, umutlarını güçlendirsin, karanlığını biraz olsun aydınlatsın diye küçük bir ışık yakmak istedin, defalarca. Fakat her seferinde üzerine basıp geçtiler daha alevler canlanmadan.''

    İşte bu satırlara inat insan hayaline daha sıkı tutunmalı bence. Evet, çok karamsar bir yazı ama bir o kadarda umut verici. Kesinlikle insanlar hayallerinden vazgeçmemeli, hiçbir zaman geç olduğunu düşünmemeliler. :))

    Her zaman dediğim gibi ellerine, kalemine, yeteneğine ve emeğine sağlık çingum. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle düşünmene inanılmaz mutlu oluyorum çingum :)

      Haklısın, yorumun yazdıklarımın özeti gibi olmuş :) İnsanlar hayal kurabildikleri ve umutlarına tutunabildikleri kadar benliklerini koruyabilirler. Başarının yarısı başaracağına inanmaktır bu nedenle vazgeçmek söz konusu bile olmamalıdır..

      Çok teşekkür ederim çingum, senin de yorumuna, güzel düşüncelerine sağlık iyi ki varsın :)

      Sil
  4. Ne güzel yazmışsın yalnız. Güzel olduğu kadar da karamsar. Karamsar olduğu kadar da acımasız. Sonuna kadar beklemek ve hiçbir zaman ulaşamamak mı? OĞYOĞ! Ölüme kadar beklemek hatta, hatta ölürken bile beklemek, belki öldükten sonra da beklenilecek şeyler çıkar. Mesela cehennemden kurtulmayı beklemek...
    Evren beni taşıyamıyorsa ben de evreni popocuğumun altında ezerim o zaman! ahahahaaa. Ben düşüncelerimin değil, düşüncelerim benim esirim. O yüzden bana yük olup beni dibe çekmeleri ya da kelepçelemeleri falan olanaksız. Robotlaşarak hayatın keyfini çıkarmaktan feragat edecek bir insan da değilim. Bence insan umutlarına tutundukça yükselebilir hayatın hiyerarşisinde. İnsan kendi olabildiğince o aydınlıklara erişebilir. Bence imkansız değil. Hem gölgelere karışsam da her zaman çakmağım vardır yanımda, minik bir kıvılcımla aydınlıkları getirebilir insan. ehehe.
    Fakat, bu kısımdaki doğruluk payı yadsınamaz.
    "İnsanlar kendi dertlerine o kadar yoğunlaşmışlar ki senin dertlerini göremeyecek kadar kör olmuşlar. Keşke sen de kendinden başkası için kör olabilseydin. Yine de pes etmedin sesini duyurmak istedin ama ya kendi kulaklarını kapattılar ya da senin ağzını."
    Klavyene sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahaha, ez vallahi evren falan tanıma :D
      Çok doğru söylüyorsun biz düşüncelerin değil düşünceler bizim esirimiz..
      Aydınlığın bol olsun Beyza :)
      Teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Düşündüğüm gibisin. Korkusuzca yazabilen insanları görmek güzel. Eline sağlık.

    ''Karanlıkta yaşamaya alışmalı ve ışığa yönelik düşüncelerinden saklanmalısın.''

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Osman,
      Korkusuzca yazmak, ve korkusuzca yaşamak dileğiyle,
      Sevgiler..

      Sil
  6. 'belki yarın' sözünü görmeseydim inan üzülecektim...değiştiremeyeceğimiz durumlarda bazen akışa bırakmak iyidir be güzelim...Ama bu postta çok ama çok net aktarmışsın duygularını..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :)
      Biraz karamsar ve hüzünlü görünse de aslında hayallerinden ve umutlarından vazgeçmemenin gücünü ve önemini anlatan bir yazı oldu..
      Karanlıkta bile gizlenmiş bir aydınlık vardır..

      Sil
    2. Kesinlikle senin gibi düşünürüm..karanlıklar aydınlığa gebedir her zaman..:))böyle düşünmen sevindirdi beni..:))yaşam her şeye rağmen güzel bakmasını bilene..:))

      Sil
    3. Bakmasını bilene, evet :))

      Sil
  7. eğer ille bir ötekiler olacaksa, evren zıtlıklar üzerine kurulmuşsa ben meydan okuyalardan olmayı hiç olmaya tercih ederim varsın ağırlıklar üzerime gelsinler...herşeyin değiştiği gerçeği doğruysa elbette dengeler de değişecektir.. yok her şey bir yalanlar dizisi üzerine kurulmuşsa, en azından ben yalan olmadığımı bileceğim...bu bile aslında benim hiç olmadığımı ispatlar..anlayana..anlamak isteyene...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah çok doğru Dayatılan, ne güzel yorum bu :)
      Anlayana, anlamak isteyene, evet..

      Sil
  8. tembelliğimin başladığı noktaya bakıp kendimden utandım inan. ben yazılardan sonra ne kadar uzun olursa olsun yorumları da okuyorum oof bugün iyikiler günüm iyiki varsın iyiki yazmışsın bunu offf bualmıyorumki diyecek şey aklına kalbine bileğine sağlık çinguum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak bana da olmuştu o, bir haftada 3 haftalık geçmiş post yağmurunu okudum :)
      Teşekkür ederim Şeyma beğendiğine gerçekten sevindim, sen de iyi ki varsın beğenmen bile yeterli benim için gerçekten çingum ;)

      Sil
  9. insan hep bekler ki. bazen anlaşılmayı, bazen anlatabilmeyi ve her zaman mutlu olmayı.. son nefesimize kadar beklenti içinde olacağız, bu bir gerçek.

    dünya varlığı altında ezilen ruhların bir gün anlaşılacağına dair umudum var benim. senin de olsun. umut hiç bitmez ki. hem şu duygusal aptallar var ya, evren hep yanlış anlıyor onları. tam olarak ne istediklerini anlatamıyorlar sanırım evrene :) İnsanlar kendi dertlerine hep çok yoğunlaşırlar, bazen dinlemezler bile seni. dinlemek bu zamanın en büyük maharetlerinden biri bana sorarsan. ama sen kulaklarını tıkama yine de. dinle. dinlemek iyi gelir. dinlenmesen de..

    insanların seni görüp anlamaya başladığı bir an muhakkak gelecektir, bu evrende birbirini anlayan benzer ruhların olduğuna inanırım ben. belki uzaktadırlar, belki yerlerini bilmiyoruzdur ama mutlaka vardır. belki ortaya çıkmamışlardır ya da ortaya çıkmayı bekliyorlardır.

    :)

    bu çok güzel bir yazı, biliyorsun değil mi?


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu bir gerçek.

      Umut hiçbir zaman yok olmamalı ben de buna inanırım, umudu olmayan hayal kuramayan bir insan boş bir çuval gibidir. Haklısın evrenle bir tür iletişimsizlik söz konusu oluyor çoğu zaman :) Öyle sahiden de insan önce dinlemeyi bilmeli, hayatın farklı noktalarında olup bitenlerin farkında olmalı, hep kendisini düşünmemeli kendine verdiği kadar diğerlerine de değer vermeli.

      (:

      Bu çok güzel bir yorumdu, biliyorsun değil mi?
      Teşekkür ederim çalıkuşu, yine gel lütfen :)

      Sil
    2. :)

      tabii ki gelicem :)
      sen de gel ne zaman istersen :)

      Sil
  10. merhaba sıradan olmayan şeyler artık çok az kaldı, evet karamsar bir yazı ama bukadar güzel ifade edilir severek takip edeceğim bende sizi sayfama beklerim sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Meri,
      Teşekkür ederim, yorumunuz beni mutlu etti..
      Blogunuz çok şirin, tarifleriniz de çok lezzetli görünüyor severek takip edeceğim :)
      Sevgiler..

      Sil

Öyle okuyup kaçmak olmaz sevgili okur, fikrini belirt, bir selam et, bir ses ver, çekinme :)

Not: Yorum yaparken lütfen Türkçemizi koruyalım.

^.^