Biliyorsun ben hiçbir zaman sana tam olarak veda edemedim. Aslında veda etmek kimin umurunda ki? Ben hiçbir zaman senin gitmeni kabul etmedim Lavi. Gördüğüm ufacık bir şey öğrendiğim ufacık bir şey ve gittiğim ufak bir yer bana bir şekilde seni hatırlatıyor. Öğrendiğim birçok şeyi sana da anlatmak isterdim, bir çok şeyi de senin bana öğretmeni. Gittiğim yerlere seninle gitmeyi dilerdim. Saçma sapan şeyler için ağladığımda sırtımı tıpışlayıp yarın geçecek demeni isterdim. Geçmese de. Eminim sen söyleseydin geçerdi. En çok da mavi deniz bana seni hatırlatıyor. Bir gün bir korsan gemimiz olacağına söz vermiştin. Gemilere bu yüzden bu kadar ilgim. Teoman'ı seninle bu kadar sevdim belki de. Biliyor musun sesi neredeyse hala aynı ve bence o bir vampir çünkü çok yavaş yaşlanıyor. Eminim bunu sen de onaylardın. Sen yaşlandığında nasıl görünürdün merak ediyorum.
Senin için bir çiçek almıştım. Yine biliyorsun ki ben kaktüsten başka bir bitki yetiştiremiyorum. Bütün yaprakları daha şimdiden döküldü. Araştırma yaptık yanlış yapmışım. Toprakla boğmuşum bitkiyi. Halbuki iyi beslensin istemiştim. Bilirsin insan iyi bir şey yapmaya çalışırken böyle kötü sonuçlar elde edebiliyor. Belki hala yaşatabilirim. Nasıl mavi açmasını sağlayacağımızı da öğrendik arkadaşımla. Belki mavi açar. Seversin.
Bu gün tam yirmi yıl oluyor. Senin bana benim de sana küstüğüm sonra da ikimizin birbirimizi affettiğimiz koskoca bir yirmi yıl. Onca şeyden sonra ruhum çimenle kaplı kocaman bir tepenin ortasında öylece duruyor. Havada süzülen bulutları, uzaklarda uçan M şeklindeki kuşları ve rüzgarda salınan çiçekleri seyrediyorum. Kirpiklerim onlar kadar çiğ kaplı. Merak ediyorum ruhumun kırılmaktan ne zaman tükeneceğini. Sanki oyunda hile yapmışım ve sonsuz can kazanmışım gibi kırılsam da tükenmiyorum. İşte tüm bunları ve daha fazlasını seninle saatlerce tartışmamız gerekirdi. Varlığımın sonuçlarını aklım kestiremiyor. Zaman içinde bir kırılmaya sebep oluyorum gibi hissediyorum bazen. Mevcudiyetimin yarattığı kaos, kader çizgime değen tüm kader çizgilerini etkiliyor ve bunun sonuçlarını algılayamıyorum. Dilerim iyi sonuçlara sebep oluyorumdur. Bir gün her şeyin sonu nereye varacak bilmiyorum. Umarım sen güzel bir yere varmışsındır. Yirmi yıl önce o gün peşinden gelmeye çalışan ruhum üç kez geri gönderilmeseydi neler farklı olurdu merak ediyorum. Fazladan bir ömrü yaşayan kayıp bir ruh gibiyim kendi kayıp ruhunu arayan. Bu nedenle çektiğim her acıyı ve her üzüntüyü aldığım nefeslerin bedeli olarak görüp katlanıyorum. Belki de bu yüzden insanlar hep benim güçlü yanlarımı görüp daima mutlu olmayı başardığımı söylüyor. Çoğu zaman gerçekten de öyle oluyorum. Sen bana ışık olduğumu söylemiştin. Işık gibi durmadan yoluma devam etmem gerektiğini, cesur olmamı söylemiştin. Var olmanın bile başlı başına harika olduğunu da söylerdin eminim.
İnsanlar onlara iyi gelen bir yanım olduğunu söylüyor hep. Böyle söylediklerinde hala senin izinden gittiğime ikna oluyorum. Çünkü bazen o kadar karanlık oluyor ki her şey, hiçbir şey göremiyorum, kayboluyorum. Bana iyi gelen ruhlara sahip insanlar çevremi aydınlatıyor. Bazen onların beni bulmasını senin sağladığını düşünüyorum. Kulaklarına fısıldayıp o gün yollarını değiştirip sanki benimle karşılaşmalarını, tanışmalarını sağlıyorsun gibi. Hepsi birer mucize benim için. Hepsi birer sihir.
Bu gün senin için daha çok gülümseyeceğim. Senin için gökyüzüne bakacağım. Senin için şarkı söyleyeceğim Lavi. Benimle birlikte şarkı söylemeye devam edeceksin. Adımlarım adımların olmaya devam edecek. Havada, suda ve gökyüzünde sesini işitmeye devam edeceğim ne söylediğini hiç anlamasam da. Şiir gibi yaşamaya ve kabuslarımdan masallar yaratmaya devam edeceğim. Bu ağaçlar, denizler ve çakıl taşlarıyla dolu tuhaf dünyada, bazen yorulsam da, senin izinden yoluma devam edip kabuslarımdan fırlayan tüm canavarlarla savaşacağım. Söz veriyorum.
S..