Herkese baharı hızlıca geçip aniden yaz günlerine girdiğimiz bir günden selamlaar :) Yasaklar gelmeden hemen önceki gün uzun süredir dinmeyen deniz özlemim nedeniyle kendimi Konyaaltı'na attım. Okuldan arkadaşlarla buluştuk. (Bakınız temaya uygun bir eylem ^.^ ) Mezuniyetten sonra iki yıldır ilk kalabalık buluşmamızdı. Kalabalık dediğime bakmayın toplamda altı kişiydik. Hepimiz evlerimize kendimizi kapatmış olduğumuz için bir tedirginlik hakim olsa da aldığımız tedbirlerle özlem giderdik. Konyaaltı geniş dinlenme alanlarına sahip olduğu için kalabalık olsa da insanlarla aramızda oldukça mesafe vardı. Yolda giderken acayip derecede güneşe maruz kaldım. Evde durmaktan kireç gibi beyazlaştığım için etkisi korkunç oldu. Dışarıya çıkmayı uzun süredir unuttuğumdan Antalya güneşinin etkisini hesaba katmamıştım. Güneş kremi sürmeyi, şapka takmayı ve gözlük kullanmayı unutmuşum. Yengeç gibi bir haldeydim eve döndüğümde. Yanıkların büyük çoğunluğu yoldayken meydana geldi sanırım çünkü oturduğumuz yer gölgelikli ve o sırada da hava bulutlanmaya başlamıştı. Belki de denizin tuzunu yüzümüze çarpan rüzgarın da suçu olabilir. Sonuç olarak yüzmeden yanmayı başardım. Tabi eve gelince ateşim çıktı ve ertesi gün akşama kadar da kendime gelemedim. Gözlerimin acısı yeni geçti. İşte bu da yazımı neden geciktirdiğimin trajik açıklaması canım blog komşularım. Bir yıl için yeterince aksiyon yaşadım bu deniz macerasıyla artık bir daha ne zaman dışarı çıkarım bilemiyorum pandemi korkusundan.
Eveet neredeydim ne yaptım yine başıma ne işler açtım girişinden sonra gelelim bu ayın temasına :) Bu ay konumuz Çocuk, Aile, Dostluk olarak seçilmişti. Ben de tema için iki kitap bir de film seçtim. Hadi bakalım nelermiş :) Bu arada Nisan ayında katılanların linklerini sevgili Esra Ercan (Fighting) verecek ben de listeden herkesi okumaya gideceğim yine elbette.
Willoughby Ailesi
Lois Lowry
Arkadaş Yayınları
Çeviri: Pınar Atik
157s.
Pek çok çocuk öyküsüne gönderme yapan etkileyici bir hikaye. Gençlik edebiyatının en prestijli ödüllerinden Newbery ödülünü iki kez kazanmış Yıldızları Saymak, Seçilmiş Kişi, Mesajcı, Maviyi Toplamak gibi kitaplarıyla ün kazanmış yazarın en etkileyici öyküsü olarak kabul edilmiş. Kapak sayfasında bulunan şu küçük notla bile kitap için heyecanlanmak mümkün: "Yazarı tarafından zalimce yazılmış ve beceriksizce resimlendirilmiştir"
Okurken büyük bir ciddiyetle güleceğiniz bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kardeşlerin her biri ayrı bir alem. Anne ve baba aşırı umarsız, düşüncesiz ve bencilce yaşarken çocuklarından da kurtulmak için haince plan yaparlar. Ama çocuklar elbette ki bu plan karşısında boş duracak değil. Anne ve baba bir tatile çıkıp evi satışa çıkartmış ve çocukların başında durması için de bir dadı ayarlamıştır. Tatil yolculukları sırasında anne ve baba timsahlarla ve uçak kazalarıyla mücadele ederken çocuklar da evin satılmaması için uğraşır. Onların maceralarını tek nefeste okurken gülmeden duramayacaksınız.
Unutmadan.. kitabın sonundaki sözlüğe göz atmadan sakın rafa kaldırmayın. Acayip eğlenceli bir sözlük var. Hatta ben daha da uzun bir sözlük olmasını isterdim bunun. Örneğin:
- Dalmak: bir şey üzerinde çok ciddi ve sakin bir şekilde düşünmek demektir. İngilizcede "kendi göbeğine dalmak," diye bir deyiş vardır, tabii anlamı birinin göbeğini çok ciddi bir şekilde düşünmesidir ve hiçbir anlamı yoktur, çünkü hangi salak yapar bunu? Mesela, rahibeler böyledir, dalıp giderler. Bütün saatlerini çok sakin ve ciddi bir şekilde düşünerek geçirirler ama göbeklerini değil. Belki rahibelerin göbekleri yoktur bile. Nasıl bilebiliriz ki?
- İtiraz: onaylama veya kabul etmeme anlamına gelir. "Off" bir itirazdır. " I ıh" da öyle.
- Şirin: sevimli ve masum demektir. Hainlerin kurbanları genellikle şirindir ve çoğu zaman lüle lüle saçları ve uzun kirpikleri vardır.
- Titiz: aşırı derecede özenli ve düzenli demektir. Cerrahlar titiz olmak zorundadırlar. Bazı insanlar iyi aşçıların da titiz olmaları gerektiğini düşünür, ama yanılırlar. İyi aşçılar bir yemek tarifini okurlar, o da belki, ama sonra canları ne isterse tarife hiç aldırış etmez ve yemeğe fazladan sarımsak koyarlar. Cerrahlar bunu yapmaz.
İşte böylee. Alıntıları sözlük kısmından yapmak istedim oldukça farklı geldiği için. Hatta kendime böyle bir sözlük yapasım geldi tüm kelimeler için :)
Ben'in Gemisi
Pieter Koolwijk
Resimler: Linde Faas
Çeviri: Erhan Gürer
Can Çocuk
64s.
- Ödüllü yazar Pieter Koolwijk'ten insana ve insanın kayıplarla mücadelesine dair büyülü ve mizah dolu bir öykü…Giel, evlerinin arka bahçesinde bir mezar olmasının pek "normal" görülmediğini biliyor bilmesine, ama böyle mutlu işte... Karşıdan karşıya geçerken yola bakmayı unutan ağabeyi Ben'in mezarı bu. Giel ve ailesi, Ben hâlâ onların yakınında olduğu için memnun. Hiç değilse Giel, şehrin öteki ucundaki o soğuk ve karanlık yere gitmek zorunda kalmıyor. Ben'i özlediğinde bahçeye bakması yetiyor. Fakat komşuları, Sirke ailesi ve Kulakkurdu ailesi öyle düşünmüyor. Giel ve ailesinin duyguları da zerre kadar umurlarında değil. Ancak Giel'in babası tepkiler karşısında pes etmiyor ve evlerini baştan inşa ediyor. Belli ki, Giel'in babasının bir planı var!.. Ben'in Gemisi, toplumun "katı" kurallarını sorgularken, birbirlerine sımsıkı sarılan bir ailenin acı-tatlı iyileşme hikâyesi. (Tanıtım Bülteninden)
Çocuk kitabı dense de yetişkinler için de yazılmış bana kalırsa hatta çok küçük çocukların anlayabileceği konular değilse de görsellerle eğlenebilecekleri bir kitap bu. Ailesini bir arada tutmaya çalışan biraz çatlak bir baba ve hayal alemine sımsıkı tutunmuş bir çocuğun öyküsü. Yaşadıkları trajik olaya rağmen bir arada kalmanın ve toplumun baskısına rağmen hayallerinden vazgeçmemenin savaşını veriyorlar. Elbette bu dramatik olaya rağmen kitap oldukça eğlenceli ve rengarenk büyüleyici bir atmosfere sahip. Böyle bir şeyi sadece usta yazarlar başarır ve kitap da zaten Hollanda'nın en önemli ödüllerinden "Flagamp and Pennant" ödülünü almış. Kitapta kullanılan illüstrasyonlara bayıldığımı söylemeliyim. Kullanılan renkler ve imgeler çok güzel ve iç açıcı. 3. ve 4. sınıfa giden çocuklar için uygun tabi yetişkinler için de.
"
Kulağa biraz tuhaf, garip ve hatta biraz korkutucu gelse de
hiç öyle değildi. En azından Giel böyle düşünüyordu.
Örneğin, mezarlıklarda olduğu gibi mezar taşı, gri, sıkıcı
ve çok hüzün veren bir mezar taşı dikmemişlerdi. Ben için
özel olarak yapılmış bir şeydi. Tamamen ahşaptan bir gemi
yapmışlardı. Giel onu babasıyla beraber boyamıştı. Ben’in
çok sevdiği mavi ve beyaz renklere. Annesi gerçek yelkenler
yapmıştı ve pruvasında şöyle yazılıydı:
Ben’e
Bu gemiyle her zaman
düşüncelerimizde olsun diye.
"
Gizli Bahçe
The Secret Garden
ABD / İngiltere / 2020
Marc Munden
1s.40dk
İngiltereli bir ailenin Hindistan'da dünyaya gelen kızları Mary Lennox bir salgında anne ve babasını kaybeder. Bir süre evde tek başına hayatta kalmaya çalışmasının ardından birileri onun tek başına kaldığını fark eder ve İngiltere'deki amcası Archibald Craven'in yanına gönderilir. Oldukça kasvetli ve büyük bir yer olan Misselthwaite Malikanesinde işler oldukça karışıktır. Evin arkasında gizli bir bahçe bulunur ve bu bahçenin kendine has bir sihri vardır. Yaralıları ve hastaları iyileştirme özelliği bu sihrin yalnızca küçük bir kısmıdır. Mary bahçede zaman geçirmeyi evde durmaya tercih eder. Yasak olmasına rağmen. Ve öleceği düşünülen hasta kuzenini de evden kaçırıp bu bahçeye ulaştırmanın yollarını arar. Kuzeninin odasından çıkması bile yasaktır ve çocuk yatağından çıkmaktan bile korkmaktadır. Zaman içinde iki çocuğun annelerinin kaderinin de ortak olduğu ortaya çıkar ve başka sırlar da vardır.
Bu kasvetli malikane bir hapishaneden farksız gibi olsa da amca içinse korunaklı bir kale hissi vermektedir. Çocuğun bu kadar hasta olmasının sebebi de adamın kaybetme korkusundan kaynaklanmaktadır. Konuyu biraz karışık anlattım ama izlerken su gibi akıp giden bir film. Sırları çözdükçe bahçenin büyüsünün ardındaki gerçeği de anlayacaksınız. Keyifli ve büyülü bir film izlemek isterseniz kaçırmayın derim. Evde görevli bulunan diğer gençler ve bu iki kuzenin arasındaki dostluk ve aile kavramıyla da temamız için oldukça uygun. Bir de o sevimli yaramaz köpek aynı bizim Nazlı'ya benziyor türü de aynı zaten :D
İşte Nisan seçimlerim böyleydi. Umarım izler veya okursanız siz de seversiniz :)
Bunlar da Konyaaltı'ndan sizin için paylaşmak istediğim iki fotoğraf. Buraları normalde böyle tenha bulamazsınız :) Ve şu rüzgar paraşütü mü neyse adı ondan bir gün ben de yapmak istiyorum :)