22 Aralık 2020 Salı

Telif Hakkında Bi Şeyler




  Herkese selamlaar. Gündemimize bomba gibi düşen karikatür hadisesi ve akabinde kafaları karıştıran telifler hakkında sevgili ilkay'ın blogunda da yorum yaptım. Edindiğim bilgileri buraya da düzenli şekilde yazmamın iyi olacağını düşündüm çünkü orada yorumlar veya yayın silinirse toplu bilgi kalsın burada da diye düşündüm. Az önce kız kardeşimle konuştum. Kendisi ve eşi avukat oldukları için onlara danışmamın iyi olacağını düşündüm. Konuştuklarımızı toparlayıp size maddeler şeklinde aktarıyorum.
  • Karikatürler konusunda telif davalarının açılabildiğini ve kullanmamamızın daha iyi olduğunu söyledi. Şöyle bir istisna olabilir mesela arada bir, bir karikatürü çok sevdiysek reklamsız ve para kazanmadan paylaşım yapılabilir. Farklı farklı içeriklerimizin arasında bu önemli olmazmış çünkü karikatürlerden para kazanmayı amaçlayan bir site değiliz. Tabi kime ait olduğunu filan da belirtmek lazım üzerinde belli olmuyorsa sanırım. Zaten karikatürcüler de sosyal medyada sevdiğiniz karikatürlerimizi paylaşmanız bizi de mutlu ediyor ama ticari durumları istemiyoruz gibi bir şey demişti açıklamalarında. Fakat mesela sadece karikatürler üzerine paylaşım yapan siteler ve sayfalar tıklanma başına, reklam başına para kazandıkları için asıl davalar bunlara açılıyormuş. Fikri sınai haklar konusunu inceleyin bir dedi. Çünkü çizerlerin emeğinden para kazanıp onlara ödenmiyor. Karikatürhane gibi yerler örneğin. Film görüntüleri, fragmanlar filan da hep o film dizi izlenen siteler açısından aynı şekilde geçerli. Dizimag filan bu nedenle kapatılmıştı mesela.
  • Afişler hakkında sordum. Biz eleştiri ve tanıtım yaptığımız için afiş kullanmamızda bir sakınca yokmuş. Üzerindeki metinlerde ve içerikte değiştirme yapmamak gerekliymiş. Mesela yüzüklerin efendisi afişini alıp pizzaların efendisi şeklinde kullanmak gibi, böyle şeyler yapanlar da varmış galiba. Bu basit bir örnek oldu ama buna benzer bir durumda filmi aşağılamış veya kötülemiş gibi olursak veya bu şekilde fikri kendimiz için kullanmış olursak kötü sonuçları olabilir. Benzer bir durumda Atiye dizisine Buket Uzuner fikir davası açmış Toprak diye bir kitabındaki karakterleri isim değiştirerek kopyaladıklarını söylemiş ve okuyucular da bunu onaylamışlar. Yani kadının fikrini karakterlerini kopyalayıp azıcık değiştirerek kendilerine senaryo ürettikleri için fikir ihlalinden telif davası açılmış diziye.
  • Kitaplar hakkındaki yazılarımızda kitabın büyük bir bölümünü aktarmamak gerekliymiş. Yani gereğinden fazla alıntı yapmayın yoksa kopyalıyor durumuna düşersiniz dedi. Mesela on-on beş alıntıyı geçmezsek sıkıntı olmaz. Kitap fotoğraflarını kendiniz çekin başka yerden almayın yoksa bu kez asıl fotoğrafın sahibiyle başınız derde girer dedi.
  • Şiir veya kitap seslendirmelerinin sorun olabileceğini düşünüyorum dedi. Çeviri yaparken izin alındığı gibi onda da izin alınması daha doğru olur dedi. Sonuçta sen bu şiiri okuduğun zaman videon izleniyor ve bir şekilde kazancın oluyor izleyici sayın artıyor veya reklam alabiliyorsun dedi. Veya kazancın olmasa bile yazar kişisi onun ürününü kullandığın için bundan memnun olmayabilir ve dava açılabilir dedi. Orada yazıyı kopyalamadan seslendirerek kopya üretmiş oluyoruz çünkü. Eğer kitap şiir seslendirecekseniz telif hakları bitmiş ürünleri tercih edin dedi. Belli yıl geçtikten sonra telif hakkı sona eriyor ve herkese ait oluyor bunlar kamu malı oluyorlar. Büyümeye çalışan yayınevlerinin eski kitapları yeniden basması bu yüzdenmiş, telif ödemeden basıyorlar. Mesela Küçük Prens kitabı neredeyse her yayın evinde var şuan.
  • Gifler konusu sıkıntılı. Mesela Cem Yılmaz kendi filmlerinin görüntülerini ve giflerinin kullanımını yasaklatmış bu şekilde kişisel davalar olabilir dedi. Gifler konusunda bunu araştırarak kullanın dedi. Bazı sanatçıların umurunda değilmiş mesela.
  • Müzik paylaşımlarında bazı sanatçılar takıntılı oluyormuş onlara dikkat etmek lazım. Bazıları umursamıyormuş. Eski müzikler artık çok fazla izlendiği için telif derdine düşmüyorlarmış çoğunlukla. Genelde biz kendimiz yüklemiyoruz yutuptan paylaşıyoruz o yüzden bir sıkıntı olmaz gibi. Yutupta da herhangi bir hesaptan almak yerine sanatçının kendi paylaştığı videoyu kullanmak daha faydalı olur. Onu da indirip kendi yerimize yüklemeden yani bağlantıyı kullanarak paylaşmak lazım. Böylece bizim bloğumuzda izlense bile izlenme sayısı asıl yüklendiği yerde sanatçının kendi yerinde artıyor yani fayda sağlamış oluyoruz. Yutuptaki paylaş tuşu var olmazdı aksi durumda.
  • Ama mesela kimse gidip de sizin blogunuzda benim gifim, fragmanım, videom var mı diye geçmişe kadar didik didik araştırmaz, sadece sayfanız çok ünlenirse dikkati çekebilir veya size gıcık olan birileri tarafından özellikle şikayet edilirseniz ve telif sahibi kişiler bu konuda sert tutumluysa dava açılır dedi. Ticari amaçlar ve para için kullanmadığımız için sakin olabiliriz yani.
  • Fark etmeden dava konusu gündeme geldi ve davalık olduk diyelim o zaman içeriği kaldırsak ne oluyor diye sordum. İyi hal indirimi alırsınız ama dava bir kez açılmış olur dedi.
  Sonuç olarak telifli ürünlerden para kazanmıyorsak, tanıtım ve eleştri yapıyorsak sorun yok. Ama para kazanıyorsak veya ürünü kendimiz için bir şekilde kullanıyorsak mesela kitap cümlelerini bizim kendi cümlelerimiz gibi kullanıyorsak o zaman telif sorunu olur. Alıntı yaparken kaynak ve kime ait olduğunu belirtmek gerekiyor. Biraz uzun bir konu olduğu için atladığım bir şey olabilir kafanıza takılan şeyler varsa onu da bana hatırlatın da sorayım tekrar olur mu? Şimdilik bu kadaar :)

  • Dipnot: Sevgili Sadece C. arkadaşımız da bu şekilde güzel ama daha detaylı bir incelemede bulunmuş ve örnekler de göstermiş onu incelemenizi tavsiye ederim :)

S..

16 Aralık 2020 Çarşamba

Kelime Oyunu 3

Göklerde bir yer olduğu için bu sefer koordinat veremiyorum
ama sanki karlı bir vadi gibi değil mii :)

  Hiçbir şeye zamanında yetişememek gibi bir huy edinmiş olmalıyım bu konunun da ortasından daldım bakalım başka yazabilir miyim göreceğiz :D Ne zamandır şiir yazmıyordum bir denemek istedim bu gün için. Şimdi belirtmem gerekirse ben şiir kuralı filan bilmiyorum, bunlara da çok takılmıyorum yazarken içimden geldiği gibi yazarım, siz de buna takılmadan sakince okuyun lütfen :) normalde daha kafiyeli, okunuşu uyumlu olur şiirlerim ama kelimelere bağlı kalmak için bunu pek düşünmedim bu kez :)

  •   Daha önceden yazdığım şiirlere de aşağıdaki etiketlerden ulaşabilirsiniz bu arada ;)
  •   Vee unutmadan ilk yazımda bahsedeceğim demiştim sevgili Eylül Su bir kitap çekilişi düzenliyor ben de katıldım ve isterseniz sizler de ismine tıklayarak gidip katılabilirsiniz :)
  •   Kelimeler: Zambak, Hayal, Dilek, Özgürlük, Diyar: Kelimeleri sevgili Kendi Dünyasında belirledi.

   Şuraya okurken dinlemek için bir müzik bırakayım ama istemezseniz de sonrasında dinleyin yanisi :)


Ah Feia
Ne zaman bir fırtına inse
Şu çıldırmış göklerden
Duyulur Feia'nın şarkısı
Yağmurlar içinden
Yankılanır hazin sesi
Kırık dalgalar üzerinde
Çiğ taneleri gibi parlak bakışları
Vurur görenleri yüreğinden
Çağırır uyku çiçeklerini
Budala faniler üzerine
Sonra bir akıl tutulması
Bir mavi düş belirir
Sarar zihinleri aniden
Tek bir düşünce dökülür
Susamış dudaklarından
Kaybolmuş denizcilerin
'Ah Feia bırakma beni
Dön bak yüzüme bir daha!'
Hayaline kapılan çaresiz ruhlar
Sürüklenir peşinden diyar diyar
Unutur rüzgarların özgür hissini
Bitmez esaretleri bir daha
Hepsinin yüreğinde aynı dilek
Aynı arzu
Bakabilmek bir kez daha
Ay tenli Feia'nın
O ışıltılı gözlerine
İşte böyle büyüler kurbanlarını
Derin denizlerin uyku perisi
Ve kaçamaz hiçbirisi
Mavi zambaklar ülkesinden
Ne zaman bir fırtına kopsa
Gelir Feia yeniden
Ve işte böyle sonsuza dek
Bulur avlarını denizden

S..

3 Aralık 2020 Perşembe

3 Aralık Dünya Engelliler Günü



  92 yılında BM tarafından bu gün Dünya Engelliler Günü olarak ilan edildi. Bunun amacı farkındalık yaratmak ve herkesin yaşam standartlarını eşitlemek ve artırmaktı. Yani asıl amaç tek bir gün engellilerin yanında olalım onlara çiçek verelim bu gün sinemaya parka götürelim değil yılın geri kalan tüm günlerinde onlar için ne yapılması lazım oturup bir düşünelim diye bu gün belirlenmiş. Engellilik insanın psikolojik sosyolojik veya fiziksel olarak doğuştan veya sonradan birtakım sebeplerden dolayı duyularının veya hareketlerinin kısıtlanmasıdır. Çok fazla çeşidi vardır. Aynı türden engele sahip kişiler arasında bile farklar vardır. Kısıtlanmaların etkisini bin kat artıran en büyük etmenlerden biri de yine insanlardır. 

  Günlük rutininizde yatağınızdan kalkıp yüzünüzü yıkarken, mutfağa gidip su içer veya kahvaltınızı yaparken, duşunuzu alırken, evden çıkıp markete giderken, hava almak için parklara giderken sizi zorlayan şeylerden biri havanın soğuk veya aşırı sıcak olması veya çok yorgun hissetmeniz olabilir mesela. Fakat hiç düşündünüz mü kanepenin yüksekliği oturma standartlarında mı, mutfak tezgahının ve dolapların yüksekliği bir engelli için nasıl acaba diye? Hiç düşündünüz mü evden çıkarken kapıdaki eşiklerin yükseklikleri çok fazla mı, girişte basamak mı rampa mı var diye? Markete gidene kadar kaldırım bozuk mu, önünde ağaç var mı, arabalar kaldırıma çıkmış mı, marketin girişi erişilebilir mi diye? Parka giderken kaldırıma çıkmak mümkün mü, rampalar yüzde 8'den dik şekilde mi yoksa diye? Görme engelliler için olması gereken uyarılar ve sarı şeritli yollardan ne haber? Üst geçitlerin asansörü var mı, varsa çalışıyor mu? Bunların hangisine dikkat ediyoruz hepimiz sorgulamamız lazım işte bu gün.

  Çevremizde hiçbir engelli insanın bir başkasına ihtiyaç duymadan yaşadığını görmeden görevimiz bitmiyor. Hala tek bir insan bile kendini kısıtlanmış engellenmiş ve çaresiz hissediyorsa görevlerimizi eksik yapmışız demektir. Çevrenizi değiştirin böylece dünyayı değiştirin. Bir şeyler yapın, araştırın. Bu günün amacı işte bu. Eğer yolda giderken kaldırımdan inmeye uygun rampa yoksa şikayet edin bunu şikayet etmek için sorunu illa sizin yaşamanız gerekmiyor. Kaldırıma araba park etmişse ve geçecek yer yoksa rampanın önüne park etmişse şikayet edin. Görme engelliler için düzenleme yoksa talep edin. Otobüsler kaldırıma yanaşmıyorsa sessiz kalmayın tepki gösterin ki kaldırımın kenarında sandalyeyle bekleyen kişi mahcup olmasın. Ulaşımı kullanmak onun da hakkı. Çevrenize baktığınızda bunları görmeyi öğrenin. Düzenlenmesi ve yapılması gereken şeyleri fark edip belediyeye, cimere veya başka ilgililere ilettikçe her şey daha iyiye gidecektir.

  Ben çevremde yapılması gereken veya eksik olan şeyleri fark ettikçe sürekli bildiriyor ve gerekirse şikayet ediyorum. Mesela bütün dükkanların erişilebilir olması lazım. Eğer girişinde bir rampa yoksa önce mağazaya bildiriyorum ardından düzelmezse şikayet ediyorum. Kyk yurdundayken orayı bile şikayet etmiştim asansörü yok yemekhaneye diye. Hatta bu yüzden yurt müdüründen azar işittim onlara sormadan cimere yazdım diye beni yurttan atabileceklerini söyleyip korkutmuşlardı. Yine de o asansör yapıldı. Görme engelliler için sarı çizgili yolların talebini yapıyorum olmayan yerlere. Bu tür şeyleri siz de yapabilirsiniz. Çalışmayan asansörleri bildirin. Yaya geçitlerinde problem varsa bildirin. Şuan aklıma gelmeyen pek çok detay var ama baktığınız zaman hepsini görebilirsiniz. İşte o zaman engellilerin yanında olmayı ve bir şeyleri değiştirmeyi başarırsınız. Başarırız bunu inanıyorum ben. Araştırdığınızda katılabileceğiniz ve farkındalığınızı artırabileceğiniz projeler de oluyor. Akılıma şuan bir Tofd projesi olan Benimle Çıkar Mısın? geldi mesela. Şuan devam ediyor mu bilmiyorum ama bu projede gönüllüler engelli bireylerle bir araya gelip bir gün boyunca onlarla vakit geçiriyor gitmek istediği yerler hakkında program yapıp dolaşıyorlar. Böylece gönüllülerin farkındalığı artıyor ve baktıkları çevreyi aslında görmeyi öğreniyorlar ve birinin hayatında güzel anılar bırakmış oluyorlar. Böyle projeler var ve kendiniz de breysel olarak veya çevrenizle gruplar oluşturarak böyle şeyler yapabilirsiniz. Ben özellikle mimarlık ve çevre ile ilgili bölümlerde okuyanların biraz daha farkındalığa sahip olması gerektiğine inanıyorum ve tabi yöneticilerin. Tek başına kimsenin sesi duyulmaz fakat hep beraber güzel bir koro olabiliriz.

  Bu yazıyı kısa tutmak istedim söylenecek çok şey var oysa ki. Siz de kendi yaşantınızda bir şeyler yapıp çevrenizi güzelleştirirken aynı zamanda konu hakkında kısaca düşüncelerinizi blogunuzda yazarsanız daha çok farkındalık yaratılabilir diye düşünüyorum.

S..