Sayfalar

29 Ekim 2019 Salı

Ağaç Ev Sohbetleri 9

ağaç, ev, house, tree, tree house, dream

  Edischar ve Taha'nın başlattığı Ağaç Ev Sohbetleri'ne hep katılmak istedim ama düzenli yazabilir miyim endişesinden dolayı bir türlü katılamadım. Konular da her seferinde o kadar güzeldi ki ben de yazmalıyım diye diye işte şimdi yazıyorum :D Edischar ve Taha iş okul sebebiyle meşgul olduklarından sohbetleri şimdilik Deepsi ve İrem Can devam ettiriyor. Bu haftanın konusunu da Deepsi ile beraber düşündük, rüyalardan bahsedelim dedik.

  Konumuz: "Rüya görüyor musunuz? Görüyorsanız, ne tür rüyalar görürsünüz? Rüyalarınızı hatırlıyor musunuz? Sürekli olarak gördüğünüz rüyalar var mı?"

  Çok fazla rüya görürüm. Çoğunu da en küçük detaylarına kadar hatırlarım. Genelde aksiyon filmleri, korku filmleri, fantastik filmler, diziler gibi olur rüyalarım. Hep bir şeylerden kaçarım. Veya birilerini kurtarırım. Bilim kurgu da olur rüyalarım. Uzaylılar, zombiler, virüsler, akla gelebilecek her türlü tuhaf olay beynimin içinde sabaha kadar bir curcuna halinde döner durur. Arkeolojik şeyler de çok görürüm bölümümden dolayı hep iskeletler bulurum iskeletler virüslü olur canlanırlar falan. Bazen büyük tsunamiler görürüm, suyun altında kalırım boğulurum veya kasırgalar görürüm. O kadar detaylı hatırlarım ki uyandığım zaman gerçekliği algılayamam bazen rüyayı gerçek sanırım. Bazen kasırgalı depremli felaketli rüyalarım gerçek olur birkaç gün sonra, o rüyayı görürken de bir his olur farklı bir rüya olduğunu hissederim. O yüzden bazı rüyalarımdan korkarım. Büyük Van depremini görmüştüm mesela. Yerini görmesem de deprem olduğunu felaket şeyler olduğunu görmüştüm. Geçen İstanbul'u sallayan depremi de gördüm. Çoğu insana bu saçma gelebilir veya denk gelmiştir öyle bir rüya denebilir. Ama benim için yine de ürkütücü bu. Birinin ölümünü görüp uykumda ağladığım, uyandığımda ağlayıp günlerce de bunun etkisinden çıkamadığım olmuştu hemen mesaj atmıştım iyi misin ki diye ama anlatmadım ona rüyayı korkmasın diye. Bir rüyama sonradan çok gülmüştüm mesela detaylı anlatmayacağım şimdi ama rüyamda bir cadı sevdiğim herkesi balığa çevirmişti ben de onları kurtarmaya çalışıyordum ama cadı beni de balık yapacaktı. Ben de ona önce herkesi kurtarayım nolur sonra balık yaparsın beni diyerek pazarlık etmeye çalışıyor hem de ağlıyordum :D

  Rüyalarımı hep not ederim. Bir de arkası yarın gibi gördüğüm rüyayı her zaman anlatırım yeni rüya yok mu diye sorarlar, bir öykü bir fantastik dizi gibi, bunu seviyorum :D Bir de yazılarımın çoğunu rüyalarımdan yazarım. Çok detaylı gördüğüm ve hatırladığım için yeni bir şey eklememe gerek bile kalmaz. Hatta ileride bir rüya kitabı çıkartmak istiyorum :D

  Sürekli tekrar eden birkaç rüyam var. Birinde gece vakti arabanın içinde yüksek bir uçurumdan düşerim. Durduramam arabayı. Birinde de kimsesiz sokaklarda kalmışım tanıdığım kimse yokmuş artık. Bir çöp kutusunun yanında yerde dururum yerden kalkamam.

  Rüyalarımda hep başıma gelen bir şey var. Rüyamın bir yerinde takılır kalırım tekrar tekrar aynı sahneyi yaşarım sonra kurtulurum bundan devam eder akış. Veya adım atıyorken mesela o adımı bir türlü atamam ayağım bir yere yapışmış gibi rüyaya yapışmışım rüyada zaman bir jöle gibiymişçesine içinden geçmek zorlaşır. Bir defasında rüyamda vuruldum sonra sahne başa sardı tekrar ederken biraz daha farklı ilerletmeyi başardım ama yine vuruldum sonra yine vuruldum ve yine. Bazen oluyor öyle. Sanırım bilinçaltım rüyayı beğenmeyince başa sarıyor :D Ama elimi kolumu oynatırken adım atarken rüyada bunları bir türlü gerçekleştiremiyorsam çok bunalıyorum sinirlerim bozuluyor. Klostrofobi hissediyorum öyle anlarda.

  Uyumakta hep zorlanırım. Uykum da çok hafiftir eğer hasta değilsem. Ben uyurken arkadaşlarım ailem beni uyandırmak amacıyla önce sessizce yaklaşıp korkutmamaya çalışırlar çok sessiz seslenirler çünkü korkarak uyanırım hep. Ama çoğunlukla daha onlar bana yaklaşmadan aramızda hala mesafe varken geldiklerini hissedip uyanır ve onları da kendimi de korkuturum :D Bazen rüyamda ağlarken gerçekte de ağlarım. Bazen de sayıklarım. Soğanlı yumurtayı beğenmedi diye sayıklayıp sızlanmışım bir defasında çok üzülmüşüm kim beğenmedi neden soğanlı yumurta bilmiyorum :D Çok rüya görmemin aşırı derin uyuyamamakla ilgisi olabileceğini düşünüyorum :)

  Bu konuda daha çok konuşabileceğimi fark ettim ama durayım artık :D

  Bu sohbetleri çok sevdim :) Bir sonrakinde görüşmek üzeree :)

S..

15 Ekim 2019 Salı

Asta


  Bir fotoğraf karesinin içine düşmüş gibiydim. Birkaç dakikadır aklımın havuzundan tüm balıklar yitip gitmiş gibi boş, zifiri karanlık ve bomboş bir kuyunun içinden dışarıya bakarcasına öylece durmuş, baktığımı görmüyor, gördüğümü anlamıyordum. Benimle birlikte içinde bulunduğum zaman durmuştu. Duran zamanla birlikte tüm lahzaları avucumun içine alıp tek tek sayabilir, sayıp etrafa darmadağın bilyeler gibi fırlatabilirdim adeta. Atmosfer durmuştu. Havanın en ince zerrecikleri bile donup boşlukta asılı kalmıştı. Çevremdeki tüm bitkiler ve her türden bin bir çeşit yaratığın benimle birlikte soluğunu tuttuğunu hissedebiliyordum. Bir süredir göklerden denizlere yakılan bir ağıt gibi canhıraş inen yağmur taneleri bile... onlar bile oyunbaz bir perinin bakışlarından saçılan parlak gün ışığıyla dolu nazarlar gibi havada asılı kalmıştı... onlar bile aklımı kaçırmanın eşiğinde olduğumu yüzüme haykırıyordu... Sonra nefes aldım. Soluğum bir çığlık gibi kulaklarımda yankılandı. Atmosfer ondan çaldığım bu derin ve soğuk bir yudum oksijene içerlemiş olacak ki az önce kıpırtısız duran her şey bir anda alevlenen bir güçle müthiş derecede baş döndüren süreğen bir devinim kazandı. Dünya başıma yıkıldı deyiminin fiziksel halini yaşıyordum adeta.
Çevremde aldığım nefesle patlak veren hareketliliğin yarattığı gürültü önce kulaklarımda sonra da zihnimin en karanlık köşelerinde müthiş bir sancıya ve basınca sebep oldu. Tenime düşen her yağmur tanesi birer dolu etkisi yaratmıştı. Bütün ağaçların, bütün yaprakların ve tüm canlıların nefes aldığını hissedebiliyordum. Atmosferden çaldığım o derin, o soğuk bir yudum oksijenin bedeli toprağın ayaklarımın altından kaymasına sebep olan bir acı ve baş dönmesi oldu. Nefesim kesik kesik devam ederken dizlerimin üzerine düştüm. Etrafımda bütün hareketliliği ve canlılığıyla dönüp duran dünya fotoğraf karesinden bir kabusa evrilmişti. İşin en kötüsü de nereden geldiğimi, nereye gittiğimi ve kim olduğumu bilmiyordum.
Yere devrilip başımı çarpmadan ve karanlıkla buluşmadan önce ellerimden birinde bir kağıt parçasını sımsıkı tuttuğumu fark ettim. Kağıt parmaklarımın arasında buruş buruş olmuştu. İçinde uzun bir metnin yazılı olduğu belliydi fakat o anda biri dışında başka hiçbir kelimeyi okuyamadım. Asta yazıyordu. Bu ne demekti bilmiyordum. Toprağın soğuğunu yüzümde hissederken gözlerim kapanmadan önce akşamın gölgelerine bürünen ağaçların arasında dolaşan bir el feneri ışığı gördüm. Çoğu zaman böyle bir şey yardıma işaret edebilirdi. Fakat ben.. Yatağının altından canavarlar çıkacağını sanan minik bir çocuk gibi, zihnim gecenin içinde yuvarlanıp uykuya dalarken, bundan müthiş bir korku duydum...



Not: Henüz karar vermedim ama devamı olacağını düşünüyorum bunun ;)


Bu gif benim birkaç haftadır ruh halim resmen, nasıl düştü yaa kıyamam :)
S..