Sayfalar

26 Mart 2020 Perşembe

Ağaç Ev Sohbetleri 31


Bu sohbetlere birkaç kez katılmayı başarmıştım ama sonra pek çok şey Gandalf'ın başına gelen talihsizlikler gibi beni alı koydu blog yazmaktan da okumaktan da. Pek çok şeye canım sıkkın moralim bozuk olunca bir süre kendimde gibi değildim. Ama blogda biraz vakit geçirmenin iyi olacağını düşündüm. Yine böyle zaman zaman kartallar ve Brendibadesi böğürtlenlerinin sihriyle ortaya çıkıp serüvene devam edebilirim diye umuyorum. Bu haftanın konusu ponçik deepsiden geldi. Bakalım bakalım ne demiiş.

Kuş beyinli denilince ne düşünüyorsunuz?

Şimdi bu soruya nasıl bir yaklaşım göstereceğimi bilemediğimden yani bilimsel mi yaklaşayım ne yapayım bilemediğimden öncelikle Çakıl'a sordum. Kendisi benim muhabbet kuşum. Epey bilgi birikimi olacak kadar yaş almış durumda. Havva hoca yaşlanmış denmesini sevmez yaş almış diyiniz der zira bir insan yıllandıkça dağarcığı zenginleşmeli ve bilgeleşmeli dış kabuğu yıpransa bile zihni gittikçe gençleşmeli... Bu konuya ders sırasında nasıl geldik derseniz bir roma portresi dersindeydik ve imparatorların portre tiplerini işliyorduk. Ben de düşüncesinin altındaki derinliği anladığımı düşündüğüm için sözünü tutuyorum. Çakıl, bu türden lakırdılardan haz etmediğini söyledi. Efendiler dedi, haddinizi bilin bir kere ben sizinle aynı kefede olamam. Aklınız başınızda değil resmen dedi. Hangi insan benim gibi bir kilometre öteyi çıplak gözle görür, hangi çılgın benim gibi dağlardan tepelerden ırmaklardan süzülür de uçar gider. Aklınız uçuklar valla bulutların arasında dedi. Sonra yem yemeye gitti pek meşguldü. Kendisi epey konuşkandır normalde ama kameraları sevmez. Çekme kardeşim arkadaşız biz diye söylenir. Ama pek çok kez onu masadaki çiçeğe aşkım, cici bebeğim, çarşı kuşum, gel gel, derken yakaladım. Üstelik bununla da kalmayıp I love you, çalı kuşum canım ay benim çakılım diye şarkı söylüyor hep. Pek de yeteneklidir dans eder bülbül gibi mırıldanır şarkı dinlemeye bayılır.

Ay şaka bir yana insanların birbirine hakaret etmesinden hiç hoşlanmam. Zaten hakaret küfür filan pek bilmem duyunca da utanırım. İnsanların aslanım denildiğinde ego yapmasını ayı veya kuş beyinli denildiğinde kendini kötü hissetmesini ve bunları insanların kötü hissettirmek için kullanılmasını anlayamıyorum. Hayvanlara benzetmeyi sadece iyi manalarda kullanırım ben. Kuş gibi insan derim mesela ruhu ürkek naif hassas ve özelse. Balık diye severim mesela bazen. Ya da ay kedi misin seen kedi senii filan derim. Bazen hayvanların da bebek gibi veya insan gibi olduğunu söylerler. Mesala insan gibi sırtını yaslayıp oturan kedi, bebek gibi ilgi isteyip bebek gibi davranan köpek vs. Sanırım bu konularda kafalar epey karışık :D Şimdi iyi anlamda benzetmelere diyeceğim bir şey yok hem dedim ya ben de yapıyorum. Ama kötü benzetmeler, hakaretler aslında söyleyen kişinin karakteriyle alakalı. Demek ki o kişinin beyni o kadar diye düşünebiliriz diyip konuyu kapatayım burada :D Ne değişik bir konu seçimi olmuş bu ay işin içinden çıkamadım bi ara :D

Yine görüşürüz blogcanlarım sağlıkla kalın, dikkat edin kendinize ve akciğeri güçlendiren nefes egzersizleri yapın hepiniz her sabah.

S..