10 Ekim 2013 Perşembe

İşte Öyle Bir Gün


  Hani şöyle insanın kafasını dinlediği, sakinleştiği günlerden biriydi. Tanıdığı herkes daha sezon açılmadan ya ülke dışına tatile ya da arkadaşlarıyla kampa gitmiş, o ise büyükannesinden kalma bu eve bir süreliğine yerleşip zaman geçirmeyi tercih etmişti. Zihninin arka fonunda yazı anımsatan sakin bir piyano solosu vardı. Masanın üzerine vuran güneşe uzanıp miskinleşen gri kedi gibi o da başını kollarına dayayıp gözlerini kapadı. Dışarıdan kuş sesleri geliyordu. Yakınlarda bir yerden geçen nehrin şırıltısı ve havaya karışan tazeliği huzur vericiydi. Pencerenin önünde oyalanarak içecek nektar arayan bir arı kedinin dikkatini çektiyse de onu kımıldatmaya yetecek kadar ilginç değildi. Rüzgar ince tülleri oynatıyor, yukarı doğru sürgülenip açılmış ahşap pencereden içeriye bazen minik bir yaprak süzülüyor bazen de turunç kokuları taşıyordu.

  Göz kapaklarının güneşten kızıla dönmesini izledi. Biraz sonra gözlerini açtığında zihni kırmızıyı algılamayı bıraktığı için her yeri yeşil görüyordu. Bunun gözlerine zarar verip vermeyeceğini düşündüyse de kafasına takmadı, bu minik oyunu hep sevmişti. Küçükken de bahçede minderlerden bir krallık kurup güneş ışığını izlemek en büyük eğlencesiydi. Yaprakların arasından süzülen huzmelerin içinden geçen toz zerrelerini izler, kollarına çarpan ışığı incelerdi. Güneş ışığının her bir zerresini görebildiğine inanırdı. Yani öyle etrafın aydınlık olmasını görmek gibi değil de sanki akan bir suyu görür gibi, avuçlarına dökülen altın renkli ışınları gördüğüne inanırdı.

  Böyle anlarda hayatında yarım bırakmak zorunda kaldığı şeylerin eksik parçalarını bulurdu hep. Bir şiirin yarım mısrası ya da eksik bir nota gibi. Düşünmeyi bırakıp sadece dinlendiği zamanlarda birdenbire açığa çıkarlardı istemsiz. Yine böyle bir şeyi buluvermişti işte. Gülümseyerek masanın başından kalktı ve arka odalardan birinde bıraktığı defteri alıp karalamaya başladı. Sonra da çalışmak için zar zor bu yere taşıttığı piyanonun başına geçti. Solo tamamlanmıştı..

S..

18 yorum:

  1. heeeey ne kadar huzurlu bir öykü bu. ya bak bu benim şu sevdiğim gündelik yaşam kesiti öykülerinden. heeey, sana diyom ben sadece bilimkurgu fantezi değil sen herşeyi yazarsın. öykü şiir roman.

    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gündelik yaşam kesiti öyküleri ben de seviyorum hele senin yazdıkların bi başka oluyo ben de arada bir deniyorum işte :) hahah sen böyle söyleyip beni cesaretlendirmeye devam edersen bi gün cidden iyi bi yazar olacağım :D

      :)

      Sil
    2. ayrıca teşekkür ederim çakıltaşıı çok mutlu oldum ki :)

      Sil
    3. allam tabi yazarsın herşeyi.
      ayrıca artık kitabın da var ki.
      yazar oldun daha iyi de olursun.
      daha iyi nasıl olcaksa yani.
      :)
      baksana, geçen hafta nobel edebiyat ödülü verildi.
      alice munro diye bi öykücü aldı.
      ilk kez bi öykücü.
      hep roman okunur ya.
      kadın, gündelik yaşamı anlatıyomuş kısa öyküleriyle.
      hemen alıp okuycem.
      :)

      Sil
    4. hıhım ivit, çakıltaşından yazar olabiliyomuş ivit.
      çakıltaşı mutlu da olabiliyomuş.
      ne becerikli şey şu çakıltaşısııı.
      :)

      Sil
    5. alam o kitap bi çıkmak bilmiyo ki daha yok sayıyorum ben onu :)
      hahah :)

      alice munro duydum evet ilginç ve güzel bir şey olmuş.
      hemen alıp okumak isteyeceğini de tahmin etmiştim zaten :)
      senin yorumundan sonra listeme alıp almamaya karar vereceğim o zaman.
      liste demişken yine kaybettim hepsini :D bilgisayarda kayıt tutacağım bundan böyle.
      :)
      ah şu çakıltaşları ah :)

      Sil
  2. http://lilynewyorkcity.blogspot.com/

    bu adresteki çalıkuşu yazısını okusanaaa.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. okudum şimdi :) aslında tarafsız bakınca ben de aynı şeyleri düşünüyorum dizi hakkında ama işte kitabı çok sevince aynısını bile yapsalardı beğenmeyeceğim yönleri olacaktı anlaşılan :) fakat dediğim gibi bundan sonra kitabı düşünmeden izleyeceğim ^^

      Sil
  3. hihi evet öle başka dizi olarak izle evet.
    :)
    ben çalıkuşu karakterini pek sevdim yaaa.
    onu izliyom sadece nerdeyse dizide.
    o olmayınca sıkılıyom sahnelerde.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de aynen öyle yapıyorum diğer sahneler çok sıkıcı
      :)
      bu yeni bölümde de kamran hapse mi giriyor ne? ne acayip :)

      Sil
  4. çok güzel yazmışsın çingum. şiir gibi olmuş, sakin, sessiz ve güzel..
    daha çok yazmalısın, bissürü kitabın olmalı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim çingum beğendiğine sevindim :)
      inşallah çingum aynı şeyi ben de iki çakıltaşım için diliyorum :)

      Sil
  5. çok hüzünlenme başına bir mutluluk gelir :) çingu atasözü :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hihi yaşlanınca bol bol söyleyeceğim bunu, tam tersi olan düşünce ortadan kalksın diye :)

      Sil
  6. Çok güzel bir yazı olmuş duygularına sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim loverK, beğendiğine sevindim :)

      Sil
  7. Çok güzel yansıtmışsın o renkler o hisler güneşi çok severim o parlak ışık huzmeleriyle oynaşmayı falan okurken hep canlandı gözümde pek sevdim efenim seni uzun soluklu okuyacağımız günlerde gelir umarım :)):))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim çingu :) ben de çok severim o ışıklarla oynamayı, biraz gerçeklik de var yazıda ;) aahh tekrar teşekkür ederim efenim inşallah inşallah :):):)

      Sil

Öyle okuyup kaçmak olmaz sevgili okur, fikrini belirt, bir selam et, bir ses ver, çekinme :)

Not: Yorum yaparken lütfen Türkçemizi koruyalım.

^.^