25 Aralık 2012 Salı

Gölgeler İçinde~


  Başı öyle ağır geliyordu ki bir geminin çapası olduğunu ve gittikçe derinlere battığını sandı. Artık alt kirpikleriyle bütünleşen göz kapakları ve bedeni külçe gibiydi. Çok üşüyordu. Tanrım, öyle böyle değil soğuktan tüm eklemleri kilitlenmişti. Bir omzunu ve bir bacağını, üzerinde saatlerce kıpırdamadan yattığı için artık hissetmiyordu. Sert zemin şakağına yakın bir noktada baskı yaptığı için rahatsızlık veriyordu. Yer çekimi de dengesizleşmişti, belki de bilinci tam açılamadığı için böyleydi. Bir an yer sallanıyor, dönüyor, toprak onu itiyor çekiyor, birden baş aşağı duruyor, yer çekimi bir o yana bir bu yana dolaşıyordu. Ama aslında hiçbir şey olduğu yoktu, öylece kıpırdamadan yatmaya devam ediyordu.

  Ters giden bir şeyler vardı belli ki. Fakat ne kımıldayabiliyor ne de gözlerini açacak gücü bulabiliyordu. Sonra içinden boşver, diye düşündü. Soğuk onu yavaş yavaş öldürüyordu ama farkında dahi değildi. Uyanmak istemediğine karar verdi, o kadar yorgundu ki titreyemiyordu bile. Bir süre sonra zihni biraz daha uyanabilecek gücü buldu ve şimdi uyanmaz, hareket etmezse öleceğini düşündü. Ölümü düşünürken hala hayatta olup olmadığını sorguladı. Düşünceler çok kaygandı, gerçekliğe tutunabilmekse neredeyse imkansız.

  Sonra birdenbire nefesinin çok yavaş ve güçsüz olduğunu fark etti, kocaman derin bir soluk almayı denedi. Ciğerlerinden hırıltılar geliyordu; hava, soğuk olmanın da etkisiyle minik hançerler gibi kesip geçti. Bir an öylece kaldı, tıkanmıştı. Neyse ki biraz canı yansa da nefesini serbest bırakabildiğinde eskisi gibi ufak soluklarla yetinmeye çalıştı. Biraz önce çektiği acı kalp atışlarını hızlandırmış, kan basıncı artmış ve beynine yayılan sıcaklık uğultulu, nabız gibi bir ağrıya dönüşmüştü.

  Birazcık kımıldamayı başardığında serbest kalan kolundaki damarların anında ısındığını hissetti. Bu biraz korkutucuydu. Hala tam olarak hareket edemiyordu. Zihnindeki haritadan ellerini buldu ve parmaklarını açıp kapattı. Bu bile çok zordu. Kaskatı kesilen eklemler hareket ederken gıcırdıyor, tendonları keman yayı gibi geriliyordu. Sonra bağışıklık sistemi ısınması gerektiğinin ayrımına yenice vardı ve titremeye başladı.

  Ardından, yerinde durmayıp kayıp giden göz bebeklerine rağmen kirpiklerini aralamayı başardı. Yüzünün üç dört santim ilerisinde duran ellerinin halini görünce genel olarak ne durumda olduğunu düşünmemenin daha iyi olduğuna karar verdi. Neler olduğunu, neden bu halde olduğunu sorgularken aynı anda hafızası harekete geçti ve hatırladı. O, tahtın birinci dereceden varisiydi. Yarın tahta çıkması gereken bir veliahttı. Fakat kralın ölümünü fırsat bilenler onu ortadan kaldırıp kendi destekledikleri kişinin yerini almasını istiyorlardı. Bu yüzden en yakınındakileri kullanarak ona tuzak kurmuşlar, canını almak üzere en güçlü savaşçılarıyla saldırmışlardı.

  Elbette bir gün kral olmak için eğitilmiş birisi olarak savaş sanatları konusunda ustalaşmıştı. Saldıran son suikastçıya kadar hepsini yenmişti. Fakat ağır yaralar aldığı yetmezmiş gibi bir de düşmanın savurduğu her hançer darbesiyle zehirlenmişti. Elleri kesikler içindeydi, kalbine yakın bir noktada da derin bir kılıç yarası vardı. Kanında dolaşan zehrin tadını ve kokusunu alabiliyordu. 

  Ülkesini ve halkının geleceğini düşünürken başarabildiği kadar hareket etti ve bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Başarısız olduğu ve tebaasını koruyamadığı için atalarından özür diledi. Gölgeler içinden birisi ona doğru yaklaşırken ölümü selamladı ve demek içlerinden birisini gözden kaçırmışım, diye söylendi. En azından her şey çabucak son bulacağı için minnettardı. Tüm hücrelerine yayılan zehrin etkisiyle artık nefes alamaz olduğunda ona doğru yaklaşan kişinin suikastçılara hiç de benzemediğini düşündü. Sonra zihni karanlık bir kuyuya yuvarlandı...

~Sessizgemi~

26 yorum:

  1. Gelen kişi belki de ab-ı hayat suyu getirir kim bilir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kim bilir belki de..
      Okuyucunun hayal gücüne kalmış..
      :)

      Sil
  2. Prince of Persia'yı özledin, anladım. Güzel olmuş yazı da, pek fazla sevmiyorum bu okuyucunun hayal gücüne bırakma işini yav :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Waoow, Prince sevdamı biliyorsun demek :) Teşekkür ederim, hahhaah benim hoşuma gidiyor ortaya faklı hikayeler çıkıyor :D

      Sil
  3. "Yeni Yıl Yeni Yıl Yeni Yıl Yeni Yıl...:)" isimli postunda diyordun ki "Prince of Persia'nın yeni oyunu çıksın" Gözümden kaçacağını mı düşünmüştün? :D Eh, zıt görüşlerdeyiz hayal gücüne bırakma konusunda :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ufacık bir dilekti ama gözünden kaçmamış :D Soru işaretlerini sevmiyorsun, netlik istiyorsun, okurken ben de böyleyim ama yazarken farklı oluyor nedense :D

      Sil
    2. :D Yanlış çıkarım. Soru işaretlerini severim ama cevaplarını da içinde saklı isterim :D Zihnimi cevabı bulmak için yorabilirim kısaca, tabii cevap olduğu sürece :D

      Sil
    3. :) Fakat buradaki soru işaretinin bir cevabı yok, kastettiğim buydu :) Ve gizemleri aydınlatmayı cevapları bulmayı ben de severim ;) Yeter ki bulunmayı bekleyen bir cevap olsun :)

      Sil
  4. Bu yorumumla beraber "işgal" intikamım tamamlandı :D İyi günler Sessizgemi :D

    Not: Sherlock resmide gözümden kaçmadı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahahaa:D İyi günler, Watson ;D

      Not: Prince'den daha evvel fark ettiğinden eminim ;)

      Sil
  5. Çingum devamı var mı ya? Yok deme! Lütfen, desem de yok dimi? :( Neyse ben veliahtı kurtarmaya geleni sadık şövalyesi olarak hayal edicem. :) Ve prense tuzak kurulmasına razı olmayan askerlerin de sonradan ayaklanıp komplocuları öldürdüğünü, prensin hak ettiği tahta geçip ülkesini huzur ve refah içinde yönettiğini hayal edicem. :D
    Ellerine sağlık çingum, yine harika olmuş. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah çingum, çok üzgünüm bu sadece ufak bir denemeydi. Yazmayı planladığım kitaplar için ufak denemeler yazıyorum konuları çok alakalı değil ama atmosferi yakalamak için iyi oluyor. Peki, güzel bir son düşünmüşsün sevdim ;) Çok teşekkür ederim, beğendiğine gerçekten sevindim çingum, mutlu oldum :))

      Sil
    2. Aaaaaa! Kitap mı yazıyorsun? Nasıl sevindim anlatamam. :D :D Eminim çok güzel bir şey çıkartıcaksın ortaya. :D Senin hikayelerini okumayı sevdiğimi bilirsin. ;) İlham Perin sürekli yanında olsun çingum, gerçekten çok mutlu oldum senin adına. :D :D

      Sil
    3. Daha yazma aşamasına geçemedim kurgu iki üç yıldır aklımda, bu yaz yazmaya başlamayı planlıyorum :) Teşekkür ederim çingum inşallah :D Ah, çocuk gibi sevindim şuan, mutlu oldum, umarım elime yüzüme bulaştırmam da düzgün bir şey çıkartabilirim ortaya :) Çok çok çok teşekkür ederim çingum :))

      Sil
  6. anlatımına tek kelimeyle yine bayıldım. ama devamı? devamını yazmayacak mısın çingum? burda böylece kalalakaldım, merak ettim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim çakıltaşım :)
      Devamı yok çingum, bu ufak bir deneme sadece, sonu da okuyucunun hayal gücüne kalmış ;)) Merak uyandırmayı seviyorum yazarken ^^

      Sil
  7. hımm, güzel bir Türkçe var:) en kısa zamanda yazar ve çıkarırsın umarım kitaplarını.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. N.Narda,
      Teşekkür ederim :) Umarım, inşallah (:

      Sil
  8. çok iyiydi bu.
    hissettirdin yani.
    sondaki kimliği de iyiydi, sürprizli.
    o gelen şeytanus olmalı.
    almaya gelmiş almaya ruhunu.
    :)

    son yazımdaki kitabı mutlaka oku hatta hemeen.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim çingum :)
      Beğendiğine sevindim :)
      Son kısım yazarken aklıma geldi, kötü durdu diye korkmuştum.
      Şeytanus mu, hmm öyle midir ki? Olabilir tabii..
      :)

      Şimdi baktım son yazına 4/4 puan almış senden, anlatımın da diğer kitaplardan farklı gerçekten etkilenmişsin sanırım, merak ettim okuyacağım :))

      Sil
    2. vuhuuu çingum çoşmuş çoşturmuş sonu ama sonuuuuu şu an düşün karşındayım ya ne oldu kimdi o gelen? veliaht kurtuldu mu kral oldu mu diye kıvranıyorum.N.Narda ablamdan da beğenileri almışsın kiii of ooff çingumun kitabı çıksın yayıncılar sesimizi duysuuun bilimkurgu da dünyaya açılalım hatta biz yeaa muhteşem olmaz mııı :DD

      Sil
    3. Kimin geldiğini ben de bilmiyorum ki :D Ben yazmamışım gibi sadece okuyormuşum gibi düşününce o gelen kişinin saraydan uzak durmayı daha temkinli bulan ve savaşmak konusunda iyi olan ve mistik güçleri olan bir kadın olabilir mesela. Belki veliahtı iyileştirebilir ama saraydan olduğunu fark edince düşman gibi davranabilir ona. Ne bileyim böyle düşünmeye devam edersem kurgu uzar da uzar en iyisi serbest bırakmak :) Eğer kurtulmasını ve iyi bir kral olmasını istiyorsan olmuştur çingum hikayenin sonu okuyucuya ait çünkü :)
      hahah umarım en azından kitap yazmayı becerebilirim Şeyma, bilimkurguda dünyaya açılmak çok güzel olurdu hatta muhteşem ama o kadar iddialı değilim çinguu :DD

      Sil
    4. mütevazi çingum benim.(yanlış yazmış olabilirim:DD) niyeymişkine senin ne eksiğin var herkes gelişiyo ve sen de günbegün ilerliyosun. ilk kitabı onlarca dile çevrilen yazarlar var değil mi sen neden olmuycakmışsın du hele:DD
      hey bu ipuçlarını çok sevdim ben :)
      istedim tabi iyi bir wang olsun adam gibi yönetsin devleti diye ben hep öyle istiyom niyeyse:DD

      Sil
    5. :D Doğru yazım çingu :) Haklısın ilk kitabı onlarca dile çevrilen yazarlar var. Ama ben şimdi daha bir şey yazamadan o yönleri düşünmemenin daha iyi olduğunu düşünüyorum, dereyi görmeden paçaları sıvarsak ayaklarım üşür sonraa :D Rezil bir espriydi kabul ediyorum ^.^
      :)
      Hikayeleri hep iyilerin tarafından dinlemeye ve izlemeye alışığız Şeyma ondan dolayı ben de hep iyiler kazansın, bu adam iyi bir kral olsun diye bekliyorum :) Olayları kötülerin tarafından anlatan ve bunu başarabilen çok az yapım var sanırım, genelde de ya komedi oluyor ya da bir uyarlama :)

      Sil
    6. hmm haklısın da aslında ama azıcık da iddialı olmak lazım ama azıcık.mesela sen şimdikinden farklı bir cevap versen ne diyeceğimi bilemezdim az biraz tanıdığımdan sana ne ka çok güvendiğimi söylüyorum.;))
      değil mi ben mutsuz şeyleri izlemem mesela hiç dram falan bazıları sırf ağlamak için izliyor çok değişiğiz. kötülerin gözünden de bakabilseydik nasıl olurdu acaba daha mı iyi olurdu,belki.

      Sil
    7. Hımm, bak bir Çin felsefesi var, bir konuda ne kadar çok iddialı olursa insan başarısız olma şansı o kadar yüksektir. Ama azıcık iddiadan zarar gelmez belki de. Fakat benim yapım bu değiştiremem ki, okyanusta yol alırken fırtınalara karşı iddialı olmanın pek bir faydası olmaz :) Bana güvendiğin için teşekkürler çingum, sevindim ;))

      Ben de mutlu şeyleri izlemeyi daha çok seviyorum ama arada bir dram da izlerim. Ama çok değil çünkü çok ağlak bir insanım ben. Bilmem ki, öyle derinlemesine düşünmedim hiç. Ama bilinen bir hikayenin kötülerin bakış açısıyla uyarlanması ilginç oluyor. Birkaç uyarlama izlemiştim böyle ama uzun zaman oldu hatırlamıyorum.

      Sil

Öyle okuyup kaçmak olmaz sevgili okur, fikrini belirt, bir selam et, bir ses ver, çekinme :)

Not: Yorum yaparken lütfen Türkçemizi koruyalım.

^.^