20 Nisan 2011 Çarşamba

~ Mahzen ~


Öneri: Bu hikâyeyi okuduktan sonra, karanlıkta arkanızı kollayın…
Esin kaynağı: Bir rüya :)


Mahzen

Her zamanki gibi normal, sıradan sıkıcılığında, olağan bir gündü. Yani en azından başlarken öyleydi diyebiliriz. Bir haftalık taşınma telaşının ardından, ancak rahat bir nefes alabilmişti dayım ve yengem. Bende en başından beri eşyaların yerleştirilmesinde yardımcı olarak iyi bir dinlenmeyi hak etmiştim doğrusu. Şimdi yeni evin oturma odasında çay içip sohbet ediyor, yorgunluğumuzun eriyip gitmesini izliyorduk. Aslında bu evi satın alırken çok düşünmüştük; çünkü ev o kadar büyüktü ki geceleri hayaletli gibi görünüyordu. 
Tıpkı Morganville kasabasındaki eski malikâneler gibi ürkütücü görüntüsünün içinde ihtişamını barındırıyordu. Bu esrarengiz görünümüne rağmen satın almaya karar verdiğimizde, evin eski sahibi bu işten çok memnun görünüyordu nedense. Bekli de, şehre bu kadar uzak ve tek başına olmaktan sıkılmıştı. Her neyse, bütün o direnmelerimize rağmen sanki onu almamız için bizi kendine çeken evin cazibesine dayanamamıştık ve şuan onun salonunda çay içiyorduk işte.

Koyu bir sohbetin ortasındaydık. Dayım, bir saattir televizyonun uydu frekanslarıyla oynuyor sinyal bulmaya çalışıyordu. Çünkü çevremizde ağaçlardan başka bir şey olmadığı halde, uydu yayınını alamıyorduk ve bu iyice sinir bozucu olmaya başlamıştı. Ben ve yengemse aileye katılacak yeni üyeden bahsediyor, bir yandan da onun için patik ve bere örüyorduk. Temmuzun ortasındaydık, tek bir bulut bile yoktu. Aslında daha bir-iki ay kadar bulut göremeyeceğimizden emindik. Akşam için, bahçedeki gül ağaçlarının arasında, yıldızların altında mangal yapmaya karar vermiştik. Her şey, bu ev, zorluklarla geçen onca yılın ardından rüya gibiydi…

***

Mangalı yakmak oldukça zor olmuştu. Normalde tek bir esinti bile olmazken; ateş yakmaya çalıştığımız her an, havada asılı duran zaman birden hareketleniyor ve rüzgâr çıkıyordu aniden. Bu durum “Hadi canım, olur mu öyle şey?” diye küçümsediğimiz şüphelerimizin tekrar ortaya çıkmasını sağlamış, zihnimizin bir süredir paslanan çarklarını harekete geçirmişti. Şimdi bulunduğumuz yeri sorguluyor ve yavaşça bir rüyadan uyandığımızı hissediyorduk. 
Bu koca malikâneyi almak için o kadar parayı nereden bulmuştuk, onca eşyayı kamyondan eve tek tek taşımıştık ama buraya hangi yoldan ve ne şekilde gelmiştik, çevrede neden hiç ses yoktu ve neden kendi sesimiz dahil birbirimizi suyun altında konuşuyormuşuz gibi boğuk bir şekilde duyuyorduk? Hatırlayamıyor ve anlam veremiyorduk. Üstelik korkmaya da başlamıştık.
Bu garip yerde hiçbir şey bilmemek, hatırlayamamak sinirlerimizi bozmuştu ve titremeye başlamıştık. Ağlamayan tek kişi dayımdı ve bize nazaran daha sakin görünüyordu. En sonunda içeriye geçip konuşmamız gerektiğini akıl eden de o oldu. Şimdi eski çekiciliğini yitiren ve daha da ürkünç görünen evin kasvetli büyük kapısından içeri girmiş, sanki ilk defa görüyormuşuz gibi karşımızdaki geniş merdiveni, evin sağ ve sol kanatlarına açılan büyük kapıları yeni bir bakış açısıyla inceliyorduk. Tıpkı Elenor karakterinin kapana kısıldığı Lanetli Ev’e benziyordu. Karanlık Lanetli bir Ev... Nedense etraf birden buz gibi olmuştu…
Oturma odasındaki şöminenin başına geçeli yarım saat olmuştu ve hala hiçbir şey hatırlayamamıştık. Derken şöminenin karşısındaki yaşlı ahşap saatin kordonu hareket etti ve kalın bir ”gong” sesi duyuldu. Evde düzgün çalışan tek şey bu saatti ama garip bir şekilde biyolojik saatimize göre daha hızlı hareket ediyor gibiydi. Ancak güneş saatle uyumlu olduğu için tuhaflık bu yerin kendisinde de olabilirdi tabii. 
Şimdi akrep 21:00’ı gösteriyordu ama biz çay içtiğimiz ve mangal yaktığımız saatler dışında zamanı hissetmemiştik. Yani bugünü en fazla 4 saatte yaşamıştık. Yaşlı saatin üçüncü ürpertici “gong” unun ardından evin tekrar o yoğun sessizliğine bürünmesini beklemiştik fakat öyle olmadı… 
Derinlerden, yankılı ve güçlü bir ses duyuldu. Önce ne olduğunu anlayamamıştık fakat ikinci kez duyduğumuzda, bunun şizofrenik bir çocuk kahkahası olduğunu anladık…
 1.Bölümün Sonu
Sessizgemi

2 yorum:

  1. Hmmmm... İlginç bir girişi oldu hikayenin devamında neler olacak bakalım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk bölüm acemilikten fazla kısa oldu ama bölüm aralarını bozmak istemediğim için düzeltmedim :)

      Sil

Öyle okuyup kaçmak olmaz sevgili okur, fikrini belirt, bir selam et, bir ses ver, çekinme :)

Not: Yorum yaparken lütfen Türkçemizi koruyalım.

^.^